4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mustafa Uygar Kalaycı, “Özellikle gençler arasında son 10 yılda 10 kat artan obezite endişe verici. Çünkü obezite kanserin hazırlayıcı faktörlerindendir” dedi.
Kanser hala daha en çok ölümle sonuçlanan hastalıkların başında geliyor. Bu çerçevede hayat kurtaran faktör “erken teşhis” için farkındalık oluşturmak adına 4 Şubat “Dünya Kanser Günü” olarak adlandırılıyor. Konuyla alakalı olarak Genel Cerrah Prof. Dr. Mustafa Kalaycı kanserin sebep ve sonuçları ile ilgili, Psikiyatri Shafiga Ünal ise psikolojik etkileri üzerinde değerlendirmelerde bulundular.
“Öncelikle obeziteden kurtulmak zorundayız”
Kanser ile ilgili olarak obezitenin tehlikeli boyutlara ulaştığını aktaran Atlas Üniversitesi Cerrahi Tıp Bilimleri Başkanı ve Medicine Hospital Genel Cerrahlarından Prof. Dr. Mustafa Uygar Kalaycı, özellikle gençler arasında rakamların günden güne arttığına dikkat çekti. Prof. Dr. Kalaycı erken tanının her zaman çok önemli olduğunu hatırlatarak, “İlaç ve genetik konusunda gelişmelerin yaşanması, cerrahide daha yüksek standartlara erişilmesi kanserle ilgili çok olumlu gelişmeler. Fakat günümüzdeki bir takım şartlar da kanserle ilgili olarak bizim şansımızı azaltmaktadır. Bunlardan en önemlisi önlem almamaktır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yeme içme alışkanlıkların değişmesi, hazır gıda tüketiminin çok artması obeziteyi arttırırken imkan olduğu halde tarama programlarına dikkat etmemek kanserle ilgili olarak bizim önlem alma ihtiyacımızda önem arz eden ipuçları vermektedir. Öncelikle obeziteden kurtulmak zorundayız. Ülkemizde ilk gençlik çağlarında çok önemli bir sorun haline gelmiştir. Türkiye’de gençler arasında obezite son 10 yılda 10 kat arttı. Obezite birçok kanser türünde hazırlayıcı faktörlerden bir tanesidir. Meydana getirdiği kronik iltihabi faktörlerin gençler arasında artması beni çok endişelendiriyor. Bu yüzden obezite kaynaklı kanser oranları da artıyor” dedi.
“Tarama programlarına katılım artmalı, sağlıklı beslenilmeli”
Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması ile birlikte önleyici faktörler olarak tarama programlarına katılımların artması gerektiğini de söyleyen Prof. Dr. Kalaycı, “Tarama programları anlamında ülkemizde tıbbi cihaz kategorisi çok yüksektir. Özellikle sağlık bakanlığımızın kalın bağırsak ve meme kanseri için tarama programları düzenlediğini tüm vatandaşlarımız bilmeli. 50 yaş üzerindeki herkesin, halk sağlığı ünitelerinde, sağlık ocaklarında, tüm özel ve devlet hastanelerinde tarama programlarından hekimler vasıtasıyla faydalanmalıdır” şeklinde konuştu.
“Ruhsal bunalımlar ve psikolojik rahatsızlıklar kanser tedavi sürecini arttırıyor”
Kanser hastaları üzerindeki psikolojik durumları değerlendiren Medicine Hospital’dan Psikiyatrist Shafiga Ünal ise özellikle cerrahi girişim sonrası majör depresif bozukluklara çok sık rastlandığını söyledi. Psikiyatrist Shafiga Ünal, psikolojik sorunların tedavi sürecini uzattığını bu yüzden hastaların psikolojik anlamda destek görmesi gerektiğini ifade ettiği açıklamasında şunları söyledi:
“Kanser hastalığında tedavi sürecinde ve sonraki dönemde özellikle hastanın psikolojik durumu ve bunları etkileyen sosyal faktörler çok önemlidir. Hastalarda genellikle travma sonrası stres, yas, majör depresif ve kaygı gibi bozukluklara rastlayabiliyoruz. Özellikle cerrahi girişim sonrası majör depresif ve kaygı bozukluğu türlerine çok rastlanmaktadır. Hastalığın başlangıç aşamasında özellikle kabullenememe ve felaketleştirme durumları görülebilir. Bu durum hastanın yaşam kalitesini, tedavi uyumunu bozmakta ve süreci uzatmaktadır. Hastalıkta, beden sağlığıyla birlikte ruhsal sağlığın da iyi olması tedavideki başarı oranını arttıran önemli bir faktördür. Ruhsal sağlığı ne kadar düşük olursa hastanın kanseri yenme isteği, umudu o kadar azalır.”