Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) tarafından düzenlenen “6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri, Trabzon İçin Deprem Riski ve Alınması Gereken Önlemler” konulu konferans Trabzon’da yapıldı.
Konferansta konuşan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, Hatay’da depremde yıkılan Rönesans Rezidans binasıyla ilgili tespitlerini dile getirerek “Hatay’da gördüğümüz Rönesans binasında binanın bodrum katının ve üst katındaki bir iki katın hemen hemen hiç hasar almadığını ama yetersiz bindirme boylarından dolayı üst katların arkaya doğru devrildiğini gördük” dedi.
Trabzon Hamamizade İhsan Bey Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan konferansa Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık ve KTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy konuşmacı olarak katıldı. “6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri, Trabzon İçin Deprem Riski ve Alınması Gereken Önlemler” konulu konferansta bölgede yapılan çalışmalar masaya yatırıldı.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, depremin ikinci günü 15 kişilik ekiple bölgeye gittiklerini belirterek, “Deprem olduğu ilk günün bir sonrası günü Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ve Yapı İşleri Daire Başkanlığından oluşan 15 kişilik bir ekiple Gaziantep İslahiye, Nurdağ ilçelerinde görev yaptık. Burada yaklaşık bin 500 adet kamu binası inceledik. Hemen peşinden Gaziantep ilinin mezkez ilçelerinde görev yaptık. Yaklaşık 15 gün geçtikten sonra bu işlemleri hem Hatay’da hem de Kahramanmaraş’ta devam ettik. Yapmış olduğumuz bu incelemeler sonucunda gördüğümüz aslında çok basit çok net kavramlar var. Bir, bir kere zemin bir binanın depremde hasar almasını tetikleyen en önemli noktalardan bir tanesi. İki, maalesef 2 bin yılı öncesinde inşa edilmiş bu yapıların bir çoğu burada malzeme kalitesinin oldukça düşük olduğu, şu anda yönetmenliğin izin verdiği değerlerin yaklaşık yarısından dahi düşük beton kalitesine sahip olduğunu gördük. Üçüncüsü, demirler dediğimiz donatıların da yeterli akma dayanımlarına sahip olmadığını özellikle binaların alt katlarında fazla kat yüksekliğine sahip olan dükkân katları ki bu çok önemli binaların yıkılmasında özellikle Nurdağ bölgesinde çok önemli olduğunu ve çok büyük etken oluşturduğunu gördük. Binalarımızın eğer bu dükkan katlarını yapmaz ve binalarımız tabandan sonra bir konsol mantar şeklinde büyümez ise bu sefer asmolen düşeme dediğimiz ki; binanın depremde yıkılmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi bunu yapmak zorunda kalmayıp binamızı plak döşeme haline getirebiliriz. Bunun haricinde 2018 Türkiye bina deprem yönetmenliğine göre inşa edilmiş tabanından yukarıya doğru konsol olmadan çıkan yeterli beton kalitesine sahip ve yeterli işçiliği görmüş binalarımızın depremde hasar almadığını gördük” dedi.
“Yetersiz bindirme boylarından dolayı üst katların arkaya doğru devrildiğini gördük”
Hatay’da yıkılan Rönesans Rezidans binasıyla ilgili tespitlerini dile getiren Altunışık, “Örneğin Hatay’da gördüğümüz Rönesans binasında binamızın bodrum katının ve üst katındaki bir iki katın hemen hemen hiç hasar almadığını ama yetersiz bindirme boylarından dolayı üst katların arkaya doğru devrildiğini gördük. Bu nedenle 2018 deprem yönetmenliğinde bu gibi asmolen döşemede bazı kriterlere sınırlar getirilmiş. Bizim proje olarak mühendisler olarak görevimiz yönetmenliğimize uygun projeler üretmek ve aynı zamanda da yönetmenliğe uygun projelerin yerinde bire bir uygulanmasını sağlamak için gerekli denetim hizmetlerinin verilmesi olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Trabzon dahil bütün illerdeki binaların depreme hazır hale getirilmesi gerektiğini kaydeden Altunışık, “Şu an ülkemizin herhangi bir noktasında her hangi bir ilinde içerisinde can kaybı yaşayacağımız binaların yıkılmasına neden olabilecek bir deprem meydana gelebilir. Bu nedenle biz artık Kahramanmaraş depreminden sonra Trabzon deprem bölgesidir? İstanbul deprem bölgesidir? Şurası değildir, kesinlikle demememiz lazım. Bizim artık bütün illerde kamu binaları ve öncelikli binalarımız başta olmak üzere, 2 bin yılında inşa edilmiş binaları da bunun içine katarak binalarımızı depreme hazır hale getirmemiz gerekiyor diye düşünüyorum” dedi.
Daha sonra söz alan Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy da, “Deprem oluşumu, yer yuvalarının yapı ve hareketlerini bir bütün olarak alan plaka tektoniği kavramına göre, yerin dış kısmını oluşturan 70-100 kilometre kalınlıkta ve rijit özellikteki litosfer, 7 büyük ve birkaç küçük parçacıktan meydana gelmiştir. Hareket eden bu plakalar faylarla bölünmüş olup, fayların hareketi sonucu açığa çıkan elastik deformasyon enerjisinin oluşturduğu titreşim hareketlerine deprem adı verilir” diye konuştu.