Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesinde bulunan Roma dönemine ait ‘lahit’ olayıyla ilgili ilginç bir detay ortaya çıktı. Arsanın sahibi aile kat karşılığı anlaştıkları inşaat firmasının temel kazısını belediyeye ruhsat için başvurmadan önce izinsiz olarak başlattığını, lahitin yetkililere bildirildiği günden önce bulunarak kapağının açıldığını ve inşaat firması yetkilisinin ise olayın üstüne gidince kendisini MİT görevlisi olarak tanıtıp, kendilerini baskı altına almaya çalıştıklarını iddia etti.
Afyonkarahisar’ın Dinar ilçesi TOKİ mahallesinde geçtiğimiz 3 Nisan da bölgede başlatılan bir bina inşaatı için temel kazılması sırası esnasında kepçe operatörü sert bir cisme rastladı. Ardından inşaat işçileri cismi, çevresini kazmaya başladıklarında ise cismin üzerinde çeşitli figürler olan taş bir nesne olduğunu gördü. Bunun üzerine işçiler durumu polise bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri ardından Afyonkarahisar Müze Müdürlüğü yetkililerine haber verdi. Bunun üzerine olay yerine arkeologlardan oluşa bir ekip sevk edildi. Lahitin bulunduğu alana gelen arkeologlar yaptıkları hassas kazı ile lahit gün yüzüne çıkardı. Yapılan incelemelerde eserlerin Roma dönemine ait oldukları, yapım tekniği göz önüne alındığında ise M.S. 1. ve 2. yüzyılda yapılmış olduğu tespit edildi.
“Olay yerine gittiğimde lahitin kapağı açılmıştı”
Lahitin bulunmasının ardından bölgeye giden arsa sahibi Süleyman Karataş, 5 ay önce firma ile kat karşılığı anlaştıklarını ifade etti. Sözleşme yapılıp, 45 gün içerisinde ruhsat başvurusunu yapıp yasal süreci bitirmesi gerekirken, firmanın anlaşmanın üzerinden 4.5 ay geçmesine rağmen bir girişimde bulunmadığını öne sürdü. Karataş, “Olay yerine gittiğimde lahitin kapağı açılmıştı. Lahite yakından baktığımda ise içerisinde taze toprak vardı. Firmanın temsilcisi H.A., ile telefonda görüştük ve kendisi yanımıza geldi. H.A., kendisini bizlere Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlisi olarak tanıtarak, firmanın sahibi H.Ü.’nün, Irak’ta yöneticiler ile iftar yemeğine katılmak için oraya gittiğini söyledi. Ben birazcık araştırma yaptığımda ise firma görevlilerinin kazıya lahitin bulunduğu, tespit edildiği gün değil yani yetkililere haber verildiği gün değil de ondan 2 gün öncesinde başladığını öğrendim. Yani bir gizli kazı yapılıyor, bunların hepsi tesadüf müdür? Bilemiyorum, öyle olduğuna inanalım” dedi.
“Define kazısı yapıldığını düşünüyorum”
İnşaat firmasının kendilerini paravan olarak kullanıp orada yani arazi de define kazısı yaptığını öne süren Karataş, “H.A., isimli firma temsilcisine sorduğumda ‘siz kazı çalışması için belediyeye başvurdunuz mu, yetki yani ruhsat aldınız mı?’ diye, biraz afalladı ve ‘yok’ cevabını verdi. Lahiti kepçe operatörünün bulduğunu söylediler ve tesadüfi olduğunu belirttiler. Kepçe operatörünün babası da oradaymış ama biz gittiğimizde babası yoktu ve 2 gün sonra geldi kazı alanına. Yaşanan olaylardan dolayı kafamız karıştığı için bizde savcılığa ‘2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu madde 74 ve Türk Ceza Kanunu madde 154/158 çerçevesinde’ suç duyurusunda bulunduk. Bunun haricinde ayrıca belediye başta olmak üzere yerel yönetime haber verdik, kazının durdurulması için. Ayrıca bizim inşaatı yapmaları için kendilerine verdiğimiz yetkileri de iptal ettik. Noterden ihtar çekerek ‘yaptıkları kazının yasal olmadı’ şeklinde. Aslında firmanın inşaatı da paravan olarak kullanıp orada define kazısı yapıldığını düşünüyorum” diye konuştu.
“Biz de şahittik lahitten 4 küp çıktı”
Arazi de buluna lahitin içerisinde 3 küp değil 4 küp çıktığını dile getiren Karataş açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Bizim şikayetimiz üzerine savcılık harekete geçti ve karşı tarafından ifadelerini aldı. Soruşturma devam ediyor. Bizim talebimiz suç duyurusunda şu yönde oldu ‘inşaatın, kazının durdurulması.’
Biz açıkçası ülkemize böyle bir yeraltı zenginliğinin, tarihin kazandırılmasından çok memnunuz.
Kazı esnasında çıkan haberlerde 3 küp çıktığı belirtildi. Ama bu doğru değil, biz bunu Kültür ve Turizm Bakanlığı ve yetkililerden teyit ettik, ayrıca biz de şahittik 4 küp çıktı. Konunun takipçisi olacağımızı asla v asla peşini bırakmayacağız.”