AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, seçim takvimine ilişkin, “Bu seçim takvimiyle ilgili gündem, seçimin 18 Haziran’da yapılması yönünde irademiz var. Çıkabilecek bazı sıkıntılar, vatandaşlarımızın yurt dışına seyahat dönemi olması, çeşitli şekillerde ülkemizde hareketliliğin yaşandığı dönem olması sebebiyle değerlendirme yapılıyor” dedi.
AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantı sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Sözcü Çelik, Türkiye, Suriye ve Rusya Savunma Bakanları arasında yapılan toplantıya ilişkin soru üzerine, “Suriye meselesiyle ilgili olarak bütün dünyanın önemli devletleri karşı çıksa da Türkiye, Suriye halkının faydasına olacak şekilde Suriye’nin reformlar yapması, dünyayla entegre olması için güçlü bir irade ortaya koydu. Sayın Cumhurbaşkanımızın Suriye, Şam, Halep’e gidiş gelişlerinde yanındaydık. Kendi siyasetimiz açısından Arap Baharı ile ortaya çıkan dalganın bölge ülkelerini sarsacağını gördük ve değerlendirdik. O zaman bu ülkelerin birtakım reformlar yaparak bu dalgalar karşısında daha kapsayıcı yaklaşım üretmesiydi. Bu aslında iyi gidiyordu. Bir dönem bazı bürokratlar oraya gidip gelmeye başlamışlardı. Biz bunları yaparken, dünyanın önemli ülkeleri Suriye’ye tırnak içinde ’haydut devlet’ muamelesi yapıyordu. En son bütün süreci reddeden ABD bile Şam’la temas kurdu. Daha sonra katliamlar, öldürmeler, kötü görüntüler bu ilişkilerin kopmasına yol açtı. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olmuştur. Bizim tutumumuz devlet yapılarının korunmasıydı. Etrafımızdaki sorunlu bir coğrafya. Herkes güvende olmadan toplam güvenlik üretilmesi mümkün değildir. Komşularımızın güvensizliğe ve yoksulluğa sürüklenmesinden siyasi bir çıkar üretmemiz mümkün değildir. İç savaşın ortaya çıkmasından sonra ilişkiler kesildi. Her zaman Astana, Cenevre sürecinde sorunun siyaset ve diplomasi yoluyla çözülmesi yönünde altını çizdik. Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, Suriye halkının ortak yararının gözetilmesi. Suriye’deki olaylar bizi tehdit etmeye başlayınca müdahale ettik. Zeytindalı, Fırat Kalkanı gibi harekatlar olmasaydı orada birtakım devletçik yapıları kurulacaktı” diye konuştu.
Astana ile Cenevre süreçlerinin birbirini tamamlayan süreçler olduğunu ifade eden Çelik, “Gelinen bu noktada oturup konuşmamız lazım. Bu terörist yapılara petrolü satan ilişkiler ağı, birtakım devletler tarafından sunulmuştur. Bunlar artık orada Suriye’nin kaynaklarını sömürerek kendi terör faaliyetleri için para kazanmaya başladılar. Ortadaki tablo birileri bunları orada kalıcı kılmaya ve tırnak içinde devletimsi yapılar hale getirmeye çalışıyorlar. Defalarca söyledik, sınırımızın dibinde bir Afganistan istemiyoruz. Bu terörist yapılara petrolü satan ilişkiler ağı, birtakım devletler tarafından sunulmuştur. Bunlar artık orada Suriye’nin kaynaklarını sömürerek kendi terör faaliyetleri için para kazanmaya başladılar. Ortadaki tablo birileri bunları orada kalıcı kılmaya ve tırnak içinde devletimsi yapılar hale getirmeye çalışıyorlar. Burada Cumhurbaşkanımız net bir irade koydu. İstihbarat teşkilatlarımız arasında görüşme, Milli Savunma Bakanlıklarının arasında görüşmeye evrilmiştir. Bundan sonra en üst seviyede görüşmenin ajandası oluşturulacaktır. Gelinen noktadan memnunuz. Diplomasi, müzakere, konuşma sorunu çözmek için üretilmiştir. Burada köprü kurma zamanıdır. Bu köprüler kurularak bu yola devam edilecektir” açıklamasında bulundu.
İsrail ile karşılıklı büyükelçi atanmasına ilişkin soruya ise Çelik, “İsrail’le de ilişkilerin büyükelçiliklere çekilme sebepleri belli. Hassasiyetlerimizi koruyarak müzakere etmeliyiz ve bunları konuşarak çözmeliyiz. İsrail’de birtakım basın yayın organlarında nitelendiriliyor. Aşırı sağ hükümet işbaşına geldi. Kudüs, yasa dışı yerleşimler, iki devletli çözüm konusunda hassasiyetlerimizi koruyoruz. Mescid-i Aksa’nın statüsü konusuna hassasiyetimiz açıktır. Bütün bunları konuşmaya devam edeceğiz. Sorunlar, gerilimler ortaya çıkacak ama her halükarda müzakere diplomasisini sürdüreceğiz. Karşılıklı büyükelçilerin atanması da hayırlı olsun” dedi.
Seçim takvimine ilişkin soru üzerine Çelik, “Bu seçim takvimiyle ilgili gündem, seçimin 18 Haziran’da yapılması yönünde irademiz var. Çıkabilecek bazı sıkıntılar, vatandaşlarımızın yurt dışında seyahat dönemi olması, çeşitli şekillerde ülkemizde hareketliliğin yaşandığı dönem olması sebebiyle değerlendirme yapılıyor. Bu tabii ki bir erken seçim düzeyinde tarih değerlendirmesi olmayacak. Bununla ilgili kesin bir karar yoktur, olunca sizinle paylaşacağım. Kişiler çeşitli ortamlarda son aldıkları pozisyona göre geçmişi yeniden yapılandırabiliyorlar. Ben geçmişte şöyle yapmıştım, yeterince destek verilmedi gibisinden” değerlendirmesinde bulundu.
Gelecek Partisi ve Deva Partisi’nden AK Parti’ye gelen eleştirilere ilişkin soruya Çelik, “Cumhurbaşkanımızın eski başbakanlık binasında yaptığı toplantılara bakın, fotoğraflar, çekimler ortada. 6’lı masa seçmenlerine bir profil göstermek için birileri de yeni profil tarihselliği üretiyorlar. ’Ben o zaman şunu demiştim, o yüzden işler iyi oldu.’ Seçmen kitlesini kandırmış oluyorsunuz. O dönemde beraber siyaset yapan pek çok kişi AK Parti yönetiminde, Bakanlar Kurulu’nda. Büyük demokrasi kahramanları, terörle mücadele kahramanları şekilde yapılan konuşmaları da dinliyoruz. Saygınlık; geçmişte bir şey yapmışsanız, bir yolu beraber yürümüşsünüz, o zamanın hatıralarına, yaşanmışlıklarına saygı duymakla olunur. Ben sayın Cumhurbaşkanına o zaman şu şekilde davranmıştım, o da bana şunu şunu demişti diyorlar. 6’lı masadakilerin bunlara dikkat etmesi lazım. Bu şekilde bir siyasi tutum ortaya koyanların aynı şeyi burada yapacağı açıktır. Siyaset gelecekle ilgili olarak toplumun önüne vizyon koymak sanatıdır. Bu bütün partiler için geçerli. Bir şekilde geçmişte ortak zeminlerde buluşulmuş, hele de birilerinin kendilerini demokrat göstermek için Cumhurbaşkanımızla ilgili olarak otoriterdir gibisinden tutum ortaya koymasının hiçbir ahlaki temeli yoktur” diye konuştu.
Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
“O zamanlar kamuoyunun bilip bilmediği bir sürü siyasi krizi, devlet içerisinde siyasetin konsolide olmadığı dönemde bu iradeleri hayata geçirmek Sayın Cumhurbaşkanımızın döneminde ortaya konulmuştur. Bazıları o toplantılarda yoktu. Hatta bugün bakıyorum, güneydoğu ile ilgili, Kürt vatandaşlarımızla ilgili çokça mesaj veren birileri, biz Türkiye’de Kürt vatandaşlarımızın üzerindeki onların dilleri, yaşadıkları ortam üzerindeki yasakları kaldırırken bu toplantılardan uzak duruyorlardı. Alevi meselesiyle ilgili atılan adımlar da aynı şey söz konusuydu.”
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin soruya ise Çelik şöyle cevap verdi:
“Ailesine başsağlığı diliyoruz. Burada olay gerçekleştikten sonra yapılan yorumların çoğunu gördük. Bir ölüm üzerinden siyaset yapmaya kalkanlar var, bunların tutumu ahlaki değil. Sonuç olarak emniyet güçleri Türkiye’nin adliyesi, emniyet teşkilatı bu konunun bütün boyutlarını açığa çıkaracaktır. Bu tip meselenin örtbas edilecek gibisinden yaygınlaşma çalışmalarını tespit ettik. Bunların hepsi başka amaçlara matuf olarak gündeme getirilmiştir. Adliye ve emniyet güçleri başındadır. Olay bütünüyle aydınlatılacaktır.”
Fransa’da yaşanan olaylara ilişkin soruya Çelik şu şekilde cevap verdi:
“PKK terör örgütünü en güçlü şekilde faaliyet yürüttüğü ülkelerden bir tanesi Fransa. Fransa onların faaliyetleri himaye ediliyor. Terör örgütü bayrak ve sembolleriyle eylemler yaptılar. Gelinen noktada terörü himaye etmeyin demiştik. Cumhurbaşkanımız terör denilen yılanı kim korursa gün gelir ortaya çıkar demişti. Şimdi Paris’te yakıp yıktılar. Avrupa’yı yükselen faşizm karşısında ciddi bir şekilde uyarıyoruz. Kim terörü himaye ederse, terörist faaliyetlere müsaade ederse yarın bir gün bunlarla yüzleşmek durumunda kalır. Bunun çaresi, gelin hiçbir ayırım yapmadan terör örgütleriyle mücadelede işbirliği yapalım.”
Anlık Sivas