Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesinde bugün itibari ile 123 bine yakın bireysel başvuru olduğunu belirterek “Dünyanın hiç bir anayasa mahkemesinde, hiç bir ulusal insan hakları mahkemesinin önünde bu kadar başvuru yok. Bunu kabul etmek zorundayız. Ağır bir iş yükü ile karşı karlıya kalan ve her geçen gün artan bir şekli ile mücadele etmek zorunda kalan bir mahkeme bu kadar çok bireysel başvuru ile sübjektif etkiyi sağlayarak mücadele edemez” dedi.
Anayasa Mahkemesinin Temel Hakları Alanındaki Kararların Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi kapsamında “Adli Yargıda Bireysel Başvuru İhlal Kararları ve İhlalin Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması “ Bölge Toplantısı Trabzon Zorlu Grand Otel’de başladı.
Toplantıya Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu ve Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu da katılırken Bölge Adliyesi Başkanı Hasan Küçükosman, Trabzon Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çelikkol, Avrupa Konseyi Program Ofisi Başkan Vekili Pınar Başpınar birer konuşma yaptı.
Daha sonra kürsüye gelen Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan “Mevlana hakimi hakkın terazisi olarak görür ve rahmet olarak nitelendirir. Yargı, hâkim sayesinde toplumsal uyuşmazlıklar şiddete başvurmadan barışçıl bir şekilde çözümlenebilir. O yüzden bir toplumun geleceği yargının çok iyi işlemesine bağlıdır. Hâkimin bağımsız ve tarafsız bir şekilde uyuşmazlıkları çözme kabiliyetine ve kapasitesine bağlıdır. Tam da bu değerler nedeni ile hâkim Mevlana’nın gözünde bir rahmettir. Kıyametteki adalet şeridinin bir damlasıdır. Kuşkusuz hâkimin uyuşmazlıkları barışçıl bir şekilde gidermesi adalet ve hakkaniyete bağlı kararlarının etkin bir şekilde uygulanmasına bağlıdır. Bu nedenle anayasa mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere hukuk güvenliğinin ve hukuk üstünlüğünün tam manasıyla sağlanabilmesi için sadece hukuka aykırılığın yargı kararları ile tespit edilmesi yeterli değildir aynı zamanda tespit edilen hukuka aykırılığın tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılması da gerekir. Bu anlamda yargılama sonunda verilen kararların etkili bir şekilde icrası adil yargılanma hakkının önemli unsurlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır” diye konuştu.
“Tek çözüm bireysel başvurunun objektif etkisini hayata geçirmek ve başarılı bir şekilde uygulamaktır”
Bu gün itibari ile Anayasa Mahkemesinde 123 bine yakın bireysel başvuru olduğunu belirten Arslan, “Anayasada güvence altına alınan herhangi bir hakkı ihlal edilen bir bireyin bu ihlalden kaynaklanan zararının mutlaka giderilmesi gerekir. Bu aslında devlet olarak bireylere karşı sorumluluğumuzun da bir gereğidir. Fakat bu sübjektif etkenin daha da ötesinde bundan daha da önemli olan bireysel başvurunun objektif etkisidir. Bireysel başvuruda temel amaç bir ülkede tek tek tüm bireylerin hak ihlali iddialarını ortadan kaldırmak, onları karşılamak değildir. Bu mümkün de değildir. Anayasa Mahkemesi 15 üyeden oluşan 100’ün biraz üzerinde raportöre sahip olan bir mahkeme. Bu gün itibari ile 123 bine yakın bireysel başvuru var Anayasa Mahkemesinde. Dünyanın hiç bir Anayasa Mahkemesinde, hiç bir ulusal insan hakları mahkemesinin önünde bu kadar başvuru yok. Bunu kabul etmek zorundayız. Ağır bir iş yükü ile karşı karlıya kalan ve her geçen gün artan bir şekli ile mücadele etmek zorunda kalan bir mahkeme bu kadar çok bireysel başvuru ile subjektif etkiyi sağlayarak mücadele edemez. Tek çözüm bireysel başvurunun objektif etkisini hayata geçirmek ve başarılı bir şekilde uygulamaktır. Objektif etki ile kastettiğimiz yasama, yürütme ve yargı organları, idare makamları, ihlali gidermekle yükümlü olan makamlar anayasa mahkemesine yeni bir şikâyetin olmasını beklemeden hak ihlalinin kaynaklarını kurutmak durumundadırlar. İdari makamlar idari işlemler yaparken Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda verdiği ihlal kararlarını bu kararların gerekçelerini, kararda ortaya konulan ilkelerin esaslarını dikkate almak durumundadırlar. Bunu yaptığınız taktirde biz yeni başvuruların dolayısı ile yeni ihlallerin ortaya çıkmasını önleyebiliriz. Buna aynı zamanda bireysel başvurunun önleyici işlevi de diyebiliriz. Türk hukuk tarihinin en büyük kazanımlarından biri bireysel başvurudur. Bireysel başvurunun etkili, başarılı bir şekilde gelecek nesillere aktarılması sadece Anayasa Mahkemesinin değil hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu gelecek nesillere karşı hepimizin ortak borcudur. Bu kazanımları korumak ve devam ettirmek durumundayız. Bu konuda anayasanın başlangıç. Kısmında ifadesi bulunan medeni iş bölümü ve işbirliği içinde karşılıklı diyalog içerinde bu konuda çözüm üretmek ve ortaya konulan çözüm önerilerin etkili bir şekilde uygulanabilmesi son derece önemli” diye konuştu.