Erzincan İl Sağlık Müdürlüğünden “14-20 Mart Tuza Dikkat Haftası” nedeniyle bilgilendirme yapıldı. Uzmanlar tarafından yapılan açıklamada ise Aşırı tuz tüketiminin kalp hastalığı, felç ve erken ölüm riskini artırdığı belirtildi.
İl Sağlık Müdürlüğünden “14-20 Mart Tuza Dikkat Haftası” ile ilgili yapılan bilgilendirmede şu ifadelere yer verildi:
“Her yıl yaklaşık 1,89 milyon diyetle ilgili ölümün büyük bir kısmı yüksek kan basıncı ve kardiyovasküler hastalıklar ve bunların iyi bilinen bir nedeni olan aşırı sodyum alımıyla ilişkili olduğu tahmin edilmektedir. Küresel ortalama sodyum alımının 4310 mg/gün (günde 10,78 g tuz) olduğu tahmin edilmekte olup bu miktar fizyolojik ihtiyacın çok üzerindedir. (Yetişkinlerde günde <5 g tuz).
Doğal bir mineral olan sodyum, fazla tüketildiğinde kalp hastalığı, felç ve erken ölüm riskini artırır. Toplumların ana sodyum kaynağı sofra tuzu (sodyum klorür) olmakla birlikte sodyum glutamat gibi diğer çeşnilerde de bulunmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) sodyum alımının azaltılmasına ilişkin küresel raporuna göre üye Devletlerinin yalnızca yüzde 5’i zorunlu ve detaylı sodyum azaltma politikalarıyla korunmakta olup DSÖ üye devletlerinin yüzde 73’ünün bu tür politikaların eksiksiz bir şekilde uygulanmasından yoksun olduğu görülmektedir. Çoğu ülkenin henüz herhangi bir zorunlu sodyum azaltma politikasını benimsemediğinin belirtildiği raporda sağlıksız beslenmenin, dünya çapında ölüm ve hastalık nedenlerinde ilk sıralarda yer aldığı ve aşırı sodyum alımının da oldukça etkili olduğu belirtilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) sodyum alımının azaltılmasına ilişkin küresel raporu, dünya ülkelerinin 2025 yılına kadar sodyum alımını yüzde 30 oranında azaltma şeklindeki küresel hedefine ulaşma yolundan saptığını göstermektedir.
DSÖ, üye devletleri sodyum alımını azaltma politikalarını gecikmeden uygulamaya ve aşırı tuz tüketiminin zararlı etkilerini hafifletmeye çağırmaktadır. DSÖ ayrıca gıda üreticilerini ürünlerinde iddialı sodyum azaltma hedefleri belirlemeye çağırmaktadır. Son derece uygun maliyetli sodyum azaltma politikalarının uygulanması, 2030 yılına kadar dünya çapında tahminen 7 milyon hayat kurtarabilir.
Bu, bulaşıcı olmayan hastalıklardan ölümleri azaltmaya yönelik Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi hedefine ulaşmak için eylemin önemli bir bileşenidir. Ancak bugün sadece dokuz ülke (Brezilya, Şili, Çek Cumhuriyeti, Litvanya, Malezya, Meksika, Suudi Arabistan, İspanya ve Uruguay) sodyum alımını azaltmak için detaylı bir önerilen politikalar paketine sahiptir.
Ülkeler, işlenmiş gıdalar için “DSÖ Küresel Sodyum Kıyaslamaları” istikâmetinde sodyum içeriği hedefleri belirlemeye ve bu politikalar aracılığıyla bunları uygulamaya teşvik edilmektedir.
DSÖ, tüm ülkeleri sodyum azaltımı için ’En İyi Satın Alımları’ uygulamaya ve üreticilere gıdadaki sodyum içeriği için DSÖ kriterlerini uygulamaya çağırmaktadır.
Tuz (Sodyum) tüketiminin azaltılmasına yönelik bir yaklaşım, zorunlu politikaların ve bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesine büyük ölçüde katkıda bulunmakta ve DSÖ’nün sodyumla ilgili dört “en iyi satın alma” müdahalesinin benimsenmesini içermektedir. Bunlar:
Yiyecekleri daha az tuz içerecek şekilde yeniden formüle etmek ve yiyecek ve öğünlerdeki sodyum miktarı için hedefler belirlemek.
Hastaneler, okullar, işyerleri ve huzurevleri gibi kamu kurumlarında tuz veya sodyum açısından zengin gıdaların sınırlandırılmasına yönelik kamu gıda alım politikalarının oluşturulması.
Tüketicilerin sodyum içeriği daha düşük ürünleri seçmesine yardımcı olan paketin ön tarafı etiketleme.
Tuz/sodyum tüketimini azaltmak için davranış değişikliği iletişimi ve kitle iletişim kampanyalarının yapılması.
Ülkemizde de 2011 yılından beridir Türkiye Aşırı Tuz Tüketiminin Azaltılması Programı yürütülmektedir. Bu çerçevede salça, ekmek gibi temel besin maddeleri tebliğlerinde tuz azaltılmış, Sağlıklı Beslenme ve Hareketli hayat İş Birliği Platformu ile paketli gıdalarda ve toplu beslenme yapılan lokanta, pastane gibi işletmelerde üretimde gönüllü olarak tuzun azaltılması gibi çalışmaları yürütülmektedir.
Sodyum alımını azaltmak, sağlığı iyileştirmenin ve bulaşıcı olmayan hastalıkların yükünü azaltmanın en uygun maliyetli yollarından biridir, çünkü çok sayıda kardiyovasküler olayı ve ölümü çok düşük toplam program maliyetleriyle önleyebilir.”