Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de bir kesimin her konuyu istismar etmekte sınır tanımadığını belirterek, “Bunlardan biri de beyin göçü meselesidir. Öncelikle genç beyinlerimizin kendilerini geliştirmek için yurt dışına çıkmasına karşı olmadığımızı, tam tersine bunu desteklediğimizi belirtmek isterim” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Bilim Ödülleri törenine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, bu yıl 57 bilim insanının TÜBA ve TÜBİTAK ödüllerine layık görüldüğünü ifade ederek, “Uluslararası TÜBA Akademi Ödülleri’nde fen ve mühendislik bilimleri, sosyal ve beşeri bilimler ile sağlık ve yaşam bilimleri kategorilerinde üç ödül takdim edeceğiz. Böylece TÜBA Akademi Ödüllü bilim insanı sayımız 25’e yükseldi. Üstün başarılı genç bilim insanlarının ödüllendirildiği TÜBA GEBİP Ödülleri’ni 22 farklı üniversite ve kurumdan 34 genç bilim insanımıza vereceğiz. Bugüne kadar TÜBA GEBİP Ödülü kazanan bilim insanı sayısı da 610’a ulaştı. Bilimsel Telif Eser Ödülleri’nde 7 Türkçe bilimsel telif eser, 6 TÜBA TESEP Ödülü’ne layık görüldü. Bu alanda da şimdiye kadar ödüllendirilen eser sayısı 226’ya çıktı. TÜBİTAK Ödülleri çerçevesinde ise 12 farklı üniversiteden bilim insanımıza iki bilim ödülü, 1 hizmet ödülü ve 11 teşvik ödülü takdim edeceğiz. Bu ödüllerin ilk kez verildiği 1966 yılından bugüne kadar 184 bilim ödülü, 19 özel ödül, 88 hizmet ödülü, 547 teşvik ödülü ve 2019 yılı Prof. Dr. Fuat Sezgin Bilim Tarihi Ödülü dahil olmak üzere toplam 839 bilim insanı ödüllendirildi” dedi.
“Ödül sistemini bilim insanlarımız için bir motivasyon ve teşvik kaynağı olarak değerlendiriyoruz”
“Marifet iltifata tabidir. İltifatsız marifet zayidir” atasözüne atıf yapan Erdoğan, “Hakkı verilen her başarının, yeni başarıların habercisi olduğuna inanıyoruz. Cumhurbaşkanı olarak TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri’ni bu hassasiyetle himaye ediyoruz. Başbakanlık dönemimizde de bu çalışmaları yakından takip ettiğimizin, her aşamada destek verdiğimizin en yakın şahidi sizlersiniz. Bugün ödülü takdim edeceğimiz bilim insanlarının her birini ayrı değerde görüyoruz. Esasen ödül alsın almasın bilim insanlarımızın tamamının ülkemizin müreffeh yarınları için gecesini gündüzüne kattığını biliyoruz. Ödül sistemini bilim insanlarımız için bir motivasyon ve teşvik kaynağı olarak değerlendiriyoruz. 2022 TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri’nin bilim camiamıza hayırlı olmasını diliyor, ödül alan bilim insanlarımızı tekrar tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Siyasi bağımsızlığın teknolojik bağımsızlıktan geçtiğine samimiyetle inanıyoruz”
Türkiye’nin ’Milli Teknoloji Hamlesi’ rehberliğinde gerçekleştirdiği çalışmalarla dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefine adım adım yaklaştığını dile getiren Erdoğan, “Biz, siyasi bağımsızlığın teknolojik bağımsızlıktan geçtiğine samimiyetle inanıyoruz. Bilim ve teknolojiyi Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasında en önemli araç, en etkili imkan olarak görüyoruz. Katma değerli üretimin, güçlü büyümenin ve sürdürülebilir refahın yolu bilim ekosisteminin canlılığından geçiyor. TÜBA ve TÜBİTAK, yürüttükleri takdire şayan çalışmalarla ülkemizin bilim ve teknoloji altyapısına önemli katkılar yapan kurumlarımızdır. TÜBA, Türkiye’de bilim alanlarının tamamını kucaklayan, faaliyetleri ile bilim insanlığını ve araştırıcılığı özendirmeyi misyon edinmiş bir akademik platformdur. Bilime ve teknolojiye katkı sağlamak amacıyla tematik bilimsel programlar ve projeler yürüten TÜBA, araştırma yayınları ile literatüre değerli katkılar sağlıyor. Bu yıl, Türk-İslam Bilim Kültür Mirası Projesi’ni 8 eserle zenginleştirdik. Cumhuriyet’imizin 100. yılında da Türk Maarif Ansiklopedisi, Milli Teknoloji Hamlesi ve Milli Mücadele’nin Yerel Tarihleri adlı bilimsel eserleri yayımlayacağız. Geçmişten geleceğe köprü kuran, kültürel sermayemizin gelişmesini sağlayan bu nadide eserleri Türkiye’mize kazandıran TÜBA’nın çatısı altında gayret gösteren tüm hocalarımıza şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum” diye konuştu.
“174 üniversitenin 3 bin 734 Ar-Ge projesine bir buçuk milyar liradan fazla destek verdik”
Milli araştırma kurumu TÜBİTAK’ın bilim ve teknoloji dünyasının değerli bir aktörü olarak pek çok başarılı çalışmaya imza attığını belirten Erdoğan, “Sadece son bir yılda TÜBİTAK eliyle 174 üniversitenin 3 bin 734 araştırma-geliştirme (Ar-Ge) projesine bir buçuk milyar liradan fazla destek verdik. Bu projelerde yaklaşık 10 bin araştırmacı ve 12 bin bursiyer yer aldı. Stajyer Araştırmacı Burs Programı (STAR) ile üniversite öğrencilerinin araştırma çalışmalarını teşvik ediyoruz. 2020 yılında başlatılan STAR programında bugüne kadar 5 bine yakın öğrencimiz 6 ay süre ile 3 bin 619 farklı projede yer aldı. Lisans öğrencilerimiz, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunan ve tarihin sıfır noktası olarak nitelendirilen Göbeklitepe Ören Yeri’nde yürütülen projelere de katkı verdi. Arkeoloji veya kültür varlıklarını koruma ve onarım bölümünde eğitim alan 27 farklı üniversiteden 58’i kız, 35’i erkek toplam 93 öğrenciyi bu çerçevede destekledik. Nitelikli insan gücü ile sürekli gelişen altyapısı ile ileri düzey laboratuvarı ile teknoloji dünyasının öncü araştırma kurumlarını bünyesinde barındıran Gebze Yerleşkesi’nde TÜBİTAK Fen Lisesini kurduk” şeklinde konuştu.
“Genç beyinlerimizin kendilerini geliştirmek için yurt dışına çıkmasını destekliyoruz”
Türkiye’de bir kesimin arkasına önüne bakmadan her konuyu istismar etmekte sınır tanımadığına dikkati çeken Erdoğan, “Bunlardan biri de beyin göçü meselesidir. Öncelikle genç beyinlerimizin kendilerini geliştirmek için yurt dışına çıkmasına karşı olmadığımızı, tam tersine bunu desteklediğimizi belirtmek isterim. Bugün, Çin’in başarısının en büyük sebeplerinden biri olarak yurt dışına okumaya giden gençlerinin oralarda kazandıkları tecrübeleri ile ülkelerine yaptıkları katkılar gösterilmektedir. Biz de TÜBİTAK aracılığıyla bu doğrultuda önemli adımlar atıyoruz. Sadece kendi gençlerimizin yurt dışında bilgi ve tecrübe sahibi olmasını sağlamakla kalmıyor, Türkiye’yi dünyanın her yerindeki bilim insanlarımız için cazibe merkezi yapmayı hedefliyoruz. Bu amaçla ihdas ettiğimiz programlarla geri dönen araştırmacılarımız sayesinde bilim ekosistemimizi güçlendiriyor, beyin göçünü tersine çeviriyoruz” ifadelerine yer verdi.
“Bilim ve teknoloji atılımlarını kutuplara kadar ulaştıran bir Türkiye var”
Erdoğan, 2018 yılında hayata geçirdikleri Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ile Türkiye’ye dönen 190 üst düzey araştırmacıdan 9’unun projelerini başarıyla tamamlandığı bilgisini vererek, “Uluslararası lider araştırmacılarımızın projelerinde 346’sı doktora öğrencisi olmak üzere toplam 890 araştırmacı görev aldı. Sayıları ve yetkinlikleri giderek artan Ar-Ge laboratuvarları da tersine beyin göçü konusunda önemli rol oynuyor. Sayıları 6’ya çıkan TÜBİTAK destekli Ar-Ge laboratuvarlarında 56’sı doktoralı 130 araştırmacı çalışıyor. Bu merkezlerde katmanlı imalat, otonom sürüş, akıllı 5G ve 6G ağları, malzeme ve geri dönüşüm, yalıtım, yüzey, filtrasyon ve hijyen konuları gibi konularda kritik araştırma faaliyetleri yürütülüyor. Türkiye tüm bu çalışmalarla geleceğin teknolojilerine hazırlanıyor. Hamdolsun ülkemiz artık modern, gelişmiş, nitelik ve nicelik açısından dünya ile yarışır bir bilim ve teknoloji ekosistemine sahiptir. Teknoparklarımızda Ar-Ge ve tasarım merkezlerimizde on binlerce proje yürütülüyor. TÜBİTAK enstitülerinde savunma sanayiinden uzaya, yapay zekadan astronomiye kadar geniş bir alanda başarılı çalışmalar gerçekleştiriliyor. Bilim ve teknoloji atılımlarını kutuplara kadar ulaştıran bir Türkiye var” diye konuştu.
“Bizim bilimsel çalışma yapan, teknoloji geliştiren, üreten insanlarımıza verdiğimiz değer ortadadır”
Erdoğan, bu yıl TEKNOFEST çerçevesinde düzenledikleri Lise Öğrencileri Kutup Araştırma Projeleri Yarışması finalistleri arasından seçtikleri 3 öğrenciyi Antarktika Bilim Seferi’ne dahil ettiklerini dile getirerek, “Beyaz kıtada kendi projeleri ile ilgili saha çalışması yürütecek öğrencilerimiz, geliştirdikleri tabiatta hızlıca çözünen biyoplastiği de yerinde test etme imkanı bulacak. Tabii bilim ve teknolojideki tüm bu başarılarda Türkiye’de Ar-Ge harcamalarının milli gelirimize oranının binde 5’ten yüzde 1,13’e çıkmasının, araştırmacı sayısının 26 binden 222 bine yükselmesinin önemli katkısı var. Görüldüğü gibi bizim bilimsel çalışma yapan, teknoloji geliştiren, üreten insanlarımıza verdiğimiz değer ortadadır. Bilime ve teknolojiye yaptığımız yatırımların meyvelerini her anlamda topluyor olmanın da mutluluğu içindeyiz” dedi.
“Fetret dönemi bitiyor, Allah’ın izni ile bu coğrafya tekrar bilimin ve teknolojinin önde gelen merkezlerinden biri olacaktır”
Nerede durulduğunu ve nereye gidileceğini tespit etmek için nereden gelindiğinin bilinmesinin şart olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bir dönem dünya çapındaki bilim insanları hep bizim gönül coğrafyamızdan çıkıyordu. El-Cezeri, Ali Kuşçu, Hezarfen Ahmet Çelebi gibi bilim insanlarımız icatlarıyla tarihin yönünü değiştirdiler. Aynı şekilde İbn-i Sina’dan Hayyam’a, Razi’den Cabir’e kadar etkileri hala devam eden bilim insanlarımız vardı. Ancak daha sonra bilim ve teknoloji çalışmalarında önemli bir durgunluk dönemi yaşadık. İnşallah artık bu fetret dönemini bitiriyor, bilim ve teknolojide yeniden şahlanışa geçiyoruz. Allah’ın izni ile bu coğrafya tekrar bilimin ve teknolojinin önde gelen merkezlerinden biri olacaktır. Biz buna canı gönülden inanıyoruz. Çünkü TEKNOFEST kuşağına güveniyoruz. Bilim insanlarımız ve gençlerimiz azimleri ile özgüvenleri ile başarıları ile bize bu ümidi ziyadesiyle veriyor. Gençler, inanıyorum ki birçok şeyi başararak yarınlara hazırlanıyor. Dene-yap teknoloji atölyelerinde daha 8 yaşlarında, 9 yaşlarında yapay zeka, nesnelerin interneti, robotik projeleri geliştiren evlatlarımızı gördükçe bu inancımız güçleniyor. Yeni nesil yazılım okullarında kendilerini yetiştiren binlerce gencimiz sessiz sedasız yazılım dünyasındaki yerlerini alıyor. Teknoparklarda iki kişi bir araya gelerek milyar dolarlık değerlemeye ulaşan parlak beyinlerle gurur duyuyoruz. Evlatlarımız daha ortaokul, lise sıralarındayken TEKNOFEST yarışmalarında dikey roket, İHA, kutup araştırmaları, biyoteknoloji gibi projelerde çalışıyor. Ülkemizin ilk yerli otomobili TOGG’u niye geçmişte değil de bugün üretebildik sorusunun cevabı işte burada gizlidir” ifadelerine yer verdi.
“Bunlar Türkiye Yüzyılı’nın ilk fotoğrafları”
Dünyanın Türkiye’nin İHA’daki başarısını manşete taşıdığını ve şaşkınlıkla takip ettiğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Adına şarkılar yazılan (Baykar-Bayraktar) TB2 ile başladığımız yolculukta önce Akıncı’ya, sonra insansız muharip savaş uçağımız Kızılelma’ya geldik. Şu anda oranın üretiminde 3 bin gencimiz çalışıyor. Bunların yaş ortalaması 25 ile 35 arasında. Demek ki bu millet Türk oğlu Türk, yapar mı yapar. Şu anda bunu yapıyor. Diğer bir kulvarda ANKA ile Aksungur ile Milli Muharip Uçağımız ile yol alıyoruz. Daha havada Atak’ı, Hisar’ı, Tayfun’u; denizde Anadolu’yu, Piri Reis’i ya da diğer projeleri saymıyorum bile. Bu projeler sadece ülkemizin kendi savunmasında elimiz ayağımız olmakla kalmıyor, aynı zamanda savunma sanayiimizi küresel düzeyde söz sahibi haline getiren bir vizyonu ortaya koyuyor. Savunma sanayiindeki bu topyekun dönüşümün anlamı, dünyanın güvenlik dengelerindeki sarsıntının artacağı önümüzdeki dönemde daha iyi kavranacaktır. Ayrıca, savunma sanayiinin diğer alanlardaki teknolojik gelişmelerin itici gücü olduğunu da asla unutmuyoruz. Yani bu alandaki birikime sadece savunma gözü ile bakmıyor, meseleyi çok daha geniş bir perspektifte değerlendiriyor, ona göre destek veriyoruz. Bu tabloya bakıp da umutlanmamak mümkün mü? TOGG banttan indiğinde hep beraber gururlandık değil mi? Orada da şu anda bin 400 gencimiz çalışıyor. Kızılelma ilk uçuşunu yaptığında hep beraber duygulandık değil mi? Tabii bunlar daha başlangıç. Bunlar Türkiye Yüzyılı’nın ilk fotoğrafları. Ama bize bu kadarı yetmez. İstiyoruz ki bilim insanlarımızla, araştırmacılarımızla, mühendislerimizle bu fotoğrafı her gün daha da zenginleştirelim, geliştirelim. Biz, ülkemizi bilimle, teknolojiyle, sanayiyle kalkındıralım istiyoruz. Bunun için de ’Durmak yok, yola devam’ diyoruz. Hiç şüphesiz tarihimizin kritik bir dönemindeki bu kutlu yolculukta TÜBA’ya ve TÜBİTAK’a da büyük sorumluluk düşüyor. Bilim insanlarımıza, araştırmacılarımıza hem destek olacak hem moral verecek, çalışmalarınızda daima yanınızda yer almayı sürdüreceğim.”
Tören, Erdoğan’ın konuşmasının ardından TÜBA ve TÜBİTAK Ödülleri’nin sahiplerini bulması ile sona erdi.
Anlık Sivas