Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş, geçen hafta kalp krizi geçiren babasını ziyaret için Diyarbakır’a götürülmesiyle ilgili “Bunun yalnızca Cumhurbaşkanı’nın onayıyla yapılabileceğini bilecek kadar deneyimliyim” dedi.
Halk TV muharriri İsmail Saymaz’ın sorularını avukatları aracılığıyla cezaevinden yanıtlayan Demirtaş, “Bunca yaşananlar hafızalarda şimdi canlıyken, haksızlıklar ve hukuksuzluklar artarak devam ederken beni değil jetle Diyarbakır’a, mekikle Mars’a da götürseler durum değişmez” diye konuştu.
Demirtaş’ın İsmail Saymaz’ın sorularına verdiği cevaplar şöyle:
Babanızı ziyaret etmenize müsaade verilmesini bekliyor muydunuz? Babanızın, annenizin ve eşinizin ziyaretten haberi var mıydı?
Cezaevi Müdürlüğüne şahsen ben dilekçeyle müracaat yaptım. Babamın sıhhat durumunu ve hayati tehlike taşıdığını gösteren sıhhat şurası raporunu da ekledim. Fakat müsaade verilip verilmeyeceğinden emin değildim.
Geçen yıl da iki sefer annem için emsal başvuruyu yapmıştım, ekinde sıhhat heyeti raporu olmadığı gerekçesiyle talebim reddedilmişti. Annemin hayati tehlikesi olmasına karşın tabipler rapor vermeye bile çekiniyorlardı açıkçası.
Başvuru yaptığımda ailemin ve avukatlarımın haberi vardı ancak müsaade verildiği bilgisi 23.15’te bana iletildi. O saatten sonra avukat görüşüne de artık müsaade verilmiyordu.
Dolayısıyla avukatlarımın ve ailemin o anda haberi olmadı. Aslında 23.45’te cezaevinden çıkarıldım ve yola koyulduk.
Ziyaretiniz nasıl geçti?
Ziyaretim toplam 45 dakika sürdü. Babamla 30 dakika görüştüm. Onun için de benim için de moral oldu. Kalbindeki dört damar tıkanmış, ameliyat öneriliyor. 15 dakika kadar da hekimlerle babamın sıhhat durumu hakkında beni bilgilendirdiler.
Yolculuğunuz ve ziyaretiniz hakkında biraz detay verebilir misiniz?
Güvenlik nedeniyle bana da seyahat hakkında bilgi verilmedi. Edirne’den Çorlu Havaalanına helikopterle, oradan da küçük bir uçakla Diyarbakır’a götürüldüm. Uçak da helikopter de 4 Kasım 2016’da birinci tutuklandığımızda Figen Hanım ile ikimizi Diyarbakır’dan Kandıra ve Edirne cezaevlerine getiren uçak ve helikopterdi.
Çok ağır güvenlik tedbiri alınmıştı. Sanırım 50 araçlık güvenlik konvoyuyla havaalanında hastaneye götürülüp getirildim.
Kimileri size jest yapıldığını sav ediyor. Bu bir jest midir?
Galiba özel durumum nedeniyle böylesi bir güvenlik önlemiyle götürüldüm. Yoksa birebir ‘jesti’ birinci tutuklandığımızda da yapmışlardı. Kimse de “Neden jetle ve helikopterle hapishaneye götürdünüz?” diye sormadı.
Yani ortada jest değil, pozisyonum nedeniyle ve güvenlik hassasiyetiyle bir mecburilik vardı sanırım.
İzin verilmeyebilirdi de olağan. Bunun da yalnızca Cumhurbaşkanı’nın onayıyla yapılabileceğini bilecek kadar tecrübeliyim.
Sonuçta insani bir durumdu, altından büyük siyasi bildiriler çıkarmak gerçek değil. Unutulmasın ki, biz altı yıldır hatasız yere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına karşın ailemizden binlerce kilometre ötede, 12 metrekarelik bir hücrede tutuluyoruz.
Bence sorgulanması gereken budur. Yoksa insani hale karşı benim de tutumum hürmet çerçevesindedir.
Aysel Tuğluk’un bırakılması, Kobani davasında tahliye, AK Parti’nin HDP’yi ziyareti ve sizin Diyarbakır seyahatiniz üst üste geldi. Bunlar birer tesadüf müdür? Yoksa AK Parti’nin Kürtlere ve HDP seçmenlerine yönelik bir öbür hesabından kelam edebilir miyiz?
Herhalde babam, kalp krizini bilhassa bu periyoda denk getirmedi. Münasebetiyle bu saydıklarınız ortasında benim durumum biraz tesadüf oldu.
Öte yandan AKP’nin Kürt oyları olmadan seçimde başarılı olamayacağını herkes biliyor. Bu nedenle birtakım atılımlar yapması olağan. Asıl olağandışı olan, hiçbir atak yapmaya yüreği olmayanların tavrıdır.
Bunca yaşananlar hafızalarda şimdi canlıyken, haksızlıklar ve hukuksuzluklar artarak devam ederken beni değil jetle Diyarbakır’a, mekikle Mars’a da götürseler durum değişmez.
HDP’nin takviyesi demokrasiye, özgürlüklere ve onurlu barışa olacaktır. Bunun için iki ittifakın da çok daha önemli ve kayda kıymet atılımlar yapmasını, somut adımlar atmasını beklemek bizim ve seçmenimizin hakkı ve beklentisidir. Bu adımlar unsurlu ve samimi olursa bundan tüm Türkiye yararlı çıkar. KAYNAK
