Hatay’ın Antakya ilçesinde biri 3 aylık 4 çocuğuyla birlikte depreme yakalanan anne, yaşadıklarını yaşlı gözlerle anlatarak, “Biz zaten psikolojik olarak bitmişiz, geceleri yatamıyoruz. Başımı yastığa koyup rahat yatamıyorum; bir daha o anı yaşayıp da çocuklarıma bir şey olacak diye. Çocuklar en ufak bir sandalye, bir kapı sesi duydukları zaman çığlık atıp uyanıyor” dedi.
“Asrın felaketi” olarak adlandırılan ve 11 ili etkileyen Kahramanmaraş depremlerine, ikamet ettiği Hatay’ın Antakya ilçesinde yakalanan Fatma Bozkurt isimli 4 çocuk annesi kadın, deprem anında 4 çocuğuyla birlikte verdikleri kurtulma mücadelesini gözyaşları içinde anlattı. Deprem öncesi her tarafı aydınlatan bir ışık saçıldığını belirten Fatma Bozkurt, “Ben deprem olduğu saatlerde uyanmıştım, çocukların okul hazırlığını yapmak için. Kalktım saate baktım ve 1 saat falan daha vardı, dedim ki yatayım ama yatamadım. Artık bir uyarı mı geldi bana bilmiyorum. 4 çocuğumla baş başaydım. Eşim yoktu, o zaman Alanya’daydı. Bir baktım havada bir ışık saçıldı, deprem olduğunu anlamadım, pencereden bakayım derken yer sallanmaya başladı. Geçer diye bekledim, geçmedi. Çocuklarımla dışarı kaçtım, çıkmaya çalıştım, dış kapıda sıkıştık biz. Dağdan kayalar düşmeye başladı. Yani çok kötüydü, Rabbim bir daha yaşatmasın” diye konuştu.
“Deprem sırasında çıkış kapısında sıkıştık”
Biri 3 aylık 4 çocuğuyla birlikte yakalandığı deprem sırasında çıkış kapısında sıkıştığını belirten Bozkurt, şunları söyledi:
“Deprem anında ışık patlamasıyla her yer bembeyaz oldu, sonra elektrikler kesildi. 1 yaşında kızım vardı, bir de küçükleri. Küçükleri kucağımda, büyükler bana tutunarak çıktı. Zaten çıkamadık, dış kapıda sıkıştım ben, orada kaldık biz. Bizi kayınvalidem ve görümcem çıkardı. Sabaha kadar 4 çocuğumla dışarıda bekledik. Bütün mahalle dışarıdaydık. Yağmur altında sabahın olmasını bekledik. Zaten gözümüzü açtığımızda her yer yerle bir olmuştu, felaket. Gün aydınlanınca zaten her şeyi gördük. Bayağı kişi vefat etmişti, akraba olsun, arkadaş olsun. Kimse kimseye ulaşamadı o gün. Çok zordu, biz 4. kattaydık. Biz çok şükür kurtulduk ama arabaları, evleri enkaz altında kaldı birçok kişinin. Benim eltim mesela enkaz altında kaldı ailesiyle. Eltim çıktı çok şükür ama ailesi çıkamadı. Arkadaşlarımız gitti, evlerimiz gitti, eşyalarımız gitti. Depremden sonra 1 hafta kaldık o bölgede. 3-4 gün dışarıda kaldık. Annemlerin çadırına sığındım. Sonra buraya geldik” şeklinde konuştu.
“Çocuklar geceleri en ufak seste çığlık atarak uyanıyor”
Geceleri kendisinin ve çocuklarının rahat uyuyamadığını belirten Bozkurt, çocukların en ufak bir seste çığlık atarak uyandıklarını belirtti. Bozkurt, “Burada herkes bize çok iyi bakıyor, çok iyi ilgileniyor. Allah razı olsun herkesten. Ama giden gitti, geri gelmiyor. Kendi evimiz gibi olmasa da herkes çok çok iyi ilgileniyor. Her şey dört dörtlük, Allah razı olsun herkesten. İnsanlar zaten kendileri bize moral veriyor burada. Biz zaten psikolojik olarak bitmişiz, geceleri yatamıyoruz. Başımı yastığa koyup da ben rahat yatamıyorum. Bir daha o anı yaşayıp da çocuklarıma bir şey olacak diye. Çocuklar en ufak bir sandalye, bir kapı sesi duydukları zaman çığlık atıp uyanıyor” ifadelerini kullandı.
Deprem sırasında ailesinden ayrı bir şekilde Alanya’da bulunan Ahmet Bozkurt ise, “Eşim 4’ü 20 geçe aradı. O an yatıyordum, Alanya’daydım. Haber alır almaz yola çıktım. Yol da çok kalabalıktı. Yollar çok bozuktu, ikiye ayrılmıştık. Üzüntüden, kahrolmaktan, ailemizi düşünerek yolda çok zor geldim ailemin yanına. O yolları zor aştık” ifadelerine yer verdi.