Depremlerden sonra yeniden gündeme gelen sismik izolatörler hakkında açıklamalarda bulunan ESTÜ Sismik İzolatör Test Laboratuvarı sorumlusu Prof. Dr. Gökhan Özdemir,” Sosyal medyada bu işin çok pahalıya mal olacağı ile ilgili ifadeler yer alıyor. Aslında bu durum hiç de böyle değil” dedi.
Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 ve sonrasında yaşanan 7.6 büyüklüğündeki depremler 10 ilde büyük bir yıkım meydana getirirken, deprem hasarını yüzde 80 oranında azalttığı bilinen sismik izolatörler yeniden gündeme geldi. Depreme dayanıklı yapı tasarımı yaklaşımlardan birisi olan sismik izolasyon yönteminin deprem anında nasıl çalıştığını, izolasyon sisteminin maliyetinin ve eski binalara nasıl izolasyon yapıldığı hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Gökhan Özdemir,” Deprem tehlikesinin yüksek olduğu bölgelerde sismik izolasyon yönteminin kullanılması için sıfırdan bir yapı inşa edilmesine gerek yok” dedi.
“Hasardan bahsetmek gibi bir durum yok”
ESTÜ Sismik İzolatör Test Merkezi sorumlusu Prof. Dr. Gökhan Özdemir, her bir depremin frekans aralığı olduğunu söyleyerek, inşa edilen yapıların bu frekans aralıkları göz önünde bulundurularak tasarlanması hainde depremin yıkıcı etkilerini minimum seviyeye ineceğini belirtti. İzolatörlerin binaların titreşim periyotlarını uzatarak deprem hareketinde hasara yol açan enerjiyi boşalttığını ifade eden Özdemir,” Titreşim aralığına taşıyarak binalarımızda herhangi bir hasar olmasının önüne geçmeye yarıyor bu yöntem” dedi. Sismik izolasyonun binaları nasıl depremden koruduğuna da değinen Özdemir,” Temel seviyesinde üst yapı ile temel arasına yerleştirilen bir takım yapısal malzemeler kullanılarak gerçekleştiriyor. Bu yapısal malzemelerin iki tane temel prensipte özelliği var. Birincisi üst yapıya göre rejitliği yani esnekliği daha düşük olacak. Bu sayede deprem sırasında üst yapı herhangi bir hareket yapmadan tamamen daha esnek olan üst yapıya göre bu malzemelerin hareket etmek prensibine dayanır bu yöntem. Bu sayede biz üst yapıdaki mesken sahipleri olarak titreşimleri çok düşük seviyede hissederiz. Hasardan zaten bahsetmek gibi bir durum yok. Tamamen hem binayı koruyor hem de içindekileri koruyor” ifadelerini kullandı.
Eskiden yapılmış binalar için de kullanılabilir
Deprem tehlikesinin yüksek olduğu bölgelerde sismik izolasyon yönteminin kullanılması için sıfırdan bir yapı inşa edilmesine gerek olmadığının altını çizen Özdemir,” Mevcut yapılara da tabii ki birtakım kriterler var. Örneğin bunlardan bir tanesi beton dayanımının belirli bir seviyenin üstünde olması geliyor. Mevcut yapılarda da sismik izolasyon yöntemi bir güçlendirme yöntemi olarak da kullanılabilir. Hatta şöyle de bir durum var İstanbul’dakiler bilir, Marmara Başıbüyük Eğitim ve Araştırma Hastanesi aslında dünyanın en büyük sismik izolasyonlu yapı güçlendirmesine ev sahipliği yapıyor. Bu yapı tüm kolonları tek tek kesilerek gerekli güçlendirme işlemleri yapıldıktan sonra aralarına sismik izolatörler yerleştirmek suretiyle bina şu an sismik izolasyonlu bir yapı olarak hizmet sunmakta. Bu dünyanın en büyük sismik izolasyon yöntemiyle güçlendirilen yapısı aynı zamanda. Bunun dışında hem tarihi yapılarda hem de mevcut konut binalarında sismik izolasyon yöntemi bir güçlendirme yöntemi olarak tercih edilebiliyor. Yine bunların en güzel örneği İstanbul’da Moda’da Grup Apartmanı bu çok biliniyor. İsmi de çok zikredildi, bu bina mevcut yapı sismik izolasyon yöntemiyle güçlendirildikten sonra kullanımına devam ediyor. Bu dediğim gibi konutlarda da tercih edilmesi mümkün olan bir yöntem” diye konuştu.
“Sosyal medyada bu işin çok pahalıya mal olacağı ile ilgili ifadeler yer alıyor. Aslında bu durum hiç de böyle değil”
Sismik izolatör maliyetlerinin çok katlı binalar için neredeyse yüzde 5 ve 10 arasında değişen sayılarla yapılabildiğini ifade eden Prof. Dr. Gökhan Özdemir, “Özellikle sosyal medyada bu işin çok pahalıya mal olacağı ile ilgili ifadeler yer alıyor. Aslında bu durum hiç de böyle değil. Kaba inşaatın bir oranı olarak vermek gerekirse standart bir konut yapısında diyelim ki 5 katlı bir bina olsun. Bu 5 katta binanın kaba inşaatının yüzde 10 artış olacak şekilde bu ürünleri kullanabiliriz. Tabi unutulmasın binamızın boyutu büyüdükçe bu maliyetler çok daha aşağı seviyelere düşüyor. Örneğin bir hastane özelinden konuşacak olursak kaba inşaatın yüzde 3’üne kadar düşebilen bir orandan bahsedebiliriz. Dediğim gibi yüzde onluk bir oran standart 5 katta bir yapı için temsil edici olacaktır. Burada tabii esas soru şu depremi yaşadık. Çok büyük can kayıpları var yıkımlar oldu ve her şeyi kaybettik şimdi acaba yüzde 10 bu kayıplarımızla ölçülebilecek bunları karşılayabilecek bir değer mi? Bunu sorgulamamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki 100 yapıda sismik izolasyon kullanılıyor
Özdemir, depremden sonra Türkiye, Japonya karşılaştırmasının tekrar gündeme geldiğini belirterek şöyle dedi: “Yaşadığımız bu depremlerle aslında şu an haklı olarak bizim gibi benzer depremselliğe sahip diğer ülkelerle kıyaslama yapılıyor şu an gündemde. Örneğin en ön plana çıkan ülkelerden birisi de Japonya şu an doğal olarak. Japonya ile Türkiye’yi kıyaslarken bu işi Japonlar nasıl oldu da başardı ve biz Türkler Bunu bir türlü başaramıyoruz gibi bir tartışma var şu an gündemde. Şimdi bunu cevaplarken aslında iki ülkede neler oluyor kısaca bunlardan biraz bahsedelim Japonya’da sismik izolasyonlu yapıların kullanımı bundan 50 yıl öncesine kadar geriye gitmekte ve toplamda 11 binin üzerinde sismik izolatörlü yapıdan bahsedebiliriz Japonya’da. Türkiye’de bu işin kullanımı ne zaman başladı diyecek olursak. 25 yıllık bir geçmişe gidebiliriz ama bu 25 yıllık geçmiş dediğimiz zaman aslında çok az sayıda uygulamayla başlayan ve sonrasında 2010’lı yıllara geldiğimizde biraz daha ivmelenerek toplamda şu an güncel olarak 100 rakamına ulaşmış durumdayız sismik izolasyonlu bina sayısında. Bu binaların da büyük bir ekseriyeti yüzde 75’in üzerindeki kısmı hastanelerden oluşmakta. Vurgulamak gerekirse, acil durumlarda hepimizin koştuğu yerler yaralı olarak müdahale edilmesi gereken yine yerler hastaneler. Şimdi hastanelerimiz eğer deprem sonrasında hasar görürse ve müdahale edemez hale gelirse o zaman o binanın ayakta durmasının dediğim gibi anlamı yok. O zaman o binayı korumakla birlikte binanın işlevini de korumak gerekecek.”