Türkiye’de meydana gelen doğal afet sebebiyle tüm kurum ve kuruluşlar seferber olmuş durumda. Bu kapsamda oluşturulan “Destek Zinciri” kampanyasına ilgi büyük oldu. Akademisyen, personel ve öğrencilerden oluşan ekiplerle, ayni ve nakdi olarak 3 günde toplanan 1 milyon TL değerindeki yardım malzemesi, deprem bölgesine ulaştırıldı.
Depremzedelere yardımda yarışan eğitim neferleri bir anlamda olağanüstü bir işe imza atıyor. Altınbaş Üniversitesi de akademisyen, personel ve öğrencileriyle kendi bünyesinde seferberlik ilan etti. Üniversite, bu olağanüstü şartlarda her alanda yaraları sarmaya destek olmaya çalışıyor. Rektör Prof. Dr. Çağrı Erhan, Deprem Koordinasyon Ekiplerinin, İstanbul’dan yola çıkan yardımlarla birlikte başta Gaziantep, Hatay, Malatya ve Adıyaman olmak üzere deprem illerine giderek oradaki öğrencileriyle buluştukları bilgisini verdi. Öğrenci ve mezunlarından çok sayıda kayıplar vermenin acısını yaşadıklarını dile getiren Prof. Dr. Erhan, ulaştıkları ve kendilerine ulaşan her yardım çağrısını cevaplamaya çalıştıklarını anlattı. Prof. Dr. Erhan, “Depremden zarar gören hem mezun hem de mevcut öğrencilerimiz ile ailelerinin yanında olmak istedik. Bin 200 kilometreden dost elimizi uzatmaya, yalnız olmadıklarını hissettirmeye çalıştık” dedi.
“20 kilometrelik bir araç konvoyu oluştu”
Gaziantep ekibinin lideri Öğrenci Dekanlığı uzmanı Olcay Batı, gece hareket ederek 24 saatte Gaziantep’e ulaştıklarını ancak Ankara’dan sonra hiçbir istasyonda akaryakıt ve mazot bulamadıklarını kaydetti. Olcay Batı, zorlu yolculuğu, bölgede yaşadıklarını ve yardım çağrısında bulunan Diş Hekimliği Fakültesi 2. sınıf öğrencileri Hüseyin Aykanat ile gözyaşları içinde buluşmalarını anlattı. Batı, “15. saatin sonunda Gaziantep’in ilk ilçesi Nurdağı’nda yoğunluğu hissettik. Türkiye’nin her yerinden erzak dolu tırlar kamyonlarla birlikte oluşan yaklaşık 20 kilometrelik bir araç konvoyu oluştu. Gaziantep’e vardığımızda mezun ve mevcut 60 kadar öğrenci grubumuzla buluştuk. Onların da yardımıyla ihtiyaç sahiplerine malzemelerimizi ulaştırdık” şeklinde bilgi verdi.
Olcay Batı, daha önce hiç tanışmadıkları ve 6 yıl önce Hukuk Fakültesinden mezun olan Avukat Orhan Güner’in mesajları görerek, şehrin bir ucundan gelip kendilerine omuz vermesi ve “Geldiniz Hocam, hoş geldiniz” diyerek sarılmasının ise herkese duygulu anlar yaşattığını dile getirdi.
“Yoldan geldiniz diyerek dürümlerini paylaşmak istediler”
Olcay Batı, Hüseyin Aykanat’ın ilk ulaştıkları öğrencileri olduğunu belirtti. Hüseyin Aykanat’ın annesi Canan Aykanat’ın “24 saattir yoldasınız” diyerek kendi öğünlerinden 4 dürümü paylaşmak istemesinin ise yürekleri dağladığını söyledi. Yola çıkmadan önce bir kız öğrencilerinin kendisine kapalı bir zarf verdiğini ifade eden Olcay Batı, “İhtiyacı olan ilk aileye iletmemi istedi. Zarfın içinde toplamda 6 bin TL vardı. Öğrencilerimiz kendi aralarında harçlıklarını toplayıp, bölge halkına göndermek istemişler. Burslarından, zaten yeterince maliyetli olan yaşam koşullarından azaltıp bize zarf içinde harçlıklarını verdiler. Bu en ağır yüküm oldu açıkçası. En doğru kişiyi nasıl bulmalıydık? Bizimle yemeğini paylaşmak isteyen Hüseyin’in annesi bize bu konuda yardımcı oldu. Bölgede günlük yevmiye ile çalışan, çalışmadığında ise o günü parasız geçiren aileler olduğunu söyledi. Canan annemizin kurduğu irtibat ile öğrencilerimizin naçizane hediyesini, selamlarıyla aileye teslim ettik. Böylece, yolculuk boyunca bana en çok ağırlık yapan yükümü indirmiş oldum” diyerek, Türk insanının zor anlardaki birlik ve beraberlik tutkusuna da örnekler verdi.
Prof. Dr. Serhat Erkmen’in Hatay izlenimleri
Hatay’a giden Altınbaş Üniversitesi AFAD Kulübü üyelerinden oluşan yardım ekibinin lideri Prof. Dr. Serhat Erkmen de izlenimlerini anlattı. Erkmen, şu anda en büyük ihtiyacın çadır ve uyku tulumu olduğunu söyledi. Kentte yardımların dağıtımı konusunda organizasyon sorunu gözlemlendiğini söyleyen Serhat Erkmen, “Bölgede organize insan gücüne ihtiyaç var. Yıkım ekranlarda görünenlerden çok daha fazla mahalle aralarında çok sayıda yıkılmış bina var. Hala enkazlardan canlı çıktığına şahit oluyoruz. Bugün bulunduğumuz Samandağ’da küçük bir kız çocuğu annesiyle birlikte çıkarıldı. Ama genel olarak insanlar zor durumda. Buradan büyük bir göç var. Araç bulabilen, akrabalarından yadım alabilen herkes yıkıntıların arasındaki yaşamı devam ettirmek yerine şehri terk etmeyi seçmiş durumda. O yüzden pek çok yer hayalet kent gibi. Ancak şehre giriş çıkış çok kalabalık. Yardımlar nedeniyle Antakya’ya her istikametten gelen yollar kalabalık” ifadesini kullandı.
Dikkatli olunması gereken konular konusunda da gözlemlerini aktaran Dr. Erkmen, “Yardımların organize yürütülmesi en önemli konu. Kimse, binalara girip eşyalarını alamıyor. İhtiyaçlarını kendilerine yapılan yardımlarla sağlamaya çalışıyorlar. Yardım işinde en önemli sorun koordinasyon. Müthiş bir yardım akışı var. Büyük bir fedakarlıkla buraya gönderilen malzemelerin dağıtımında sıkıntı gözlemledik. Dağıtımın organizasyonunda bir düzen sağlanmadığı sürece bazı yardımlar hem zayi olacaktır hem de ihtiyaç sahipleri mağdur olacaktır” dedi.
“Organize insan gücüne ihtiyaç var”
Afet bölgesinde organize insan güne ihtiyaç duyulduğunu belirten Erkmen, “Çadır ihtiyaç duyulan en önemli malzeme ancak tek başına yeterli değil. Uyku tulumları da çok önemli. Çadırların içinde bile insanlar üşüyor. Dağıtım konusuna tekrar dönersek büyük kamp alanlarında olmadığımız sürece diğer yardımların zayi olma tehlikesi var. Doğrudan yardım için ise gerekli olan insan gücü. Genç arkadaşlarımızın bu noktada yapabileceği en iyi şey, organize bir şekilde buraya gelip yardımların dağıtılmasında katkıda bulunmak. Altını çiziyorum, organize bir biçimde. Bizim de öğrencilerimizle yaptığımız bu oldu. Çünkü öteki türlü büyük bir iyi niyetle gelmelerine rağmen, insan gücünün de boşa gidiyor. Ne yapacağını bilemeyen bir sürü insanın ortada dolaştığını gördük. Yoruluyorlar ve onların da ihtiyaçları ayrı bir sorun haline geliyor. Belediye hizmetleri verilemiyor, her şey çöpe dönüşüyor. Sokaklar ortasında kalıyor. Bu bir süre sonra sağlık sorunlarına sebep olabilir” diyerek gözlemlerini dile getirdi.