Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, yaptığı alan araştırmasında yeni bir bitki türü olan ve dünya üzerinde sadece Tunceli’de bulunan yeni bir çakşır türü keşfetti.
Tunceli’de yeni bir çakşır türü keşfedildi. Keşfedilen ve Prangos Munzurensis (Munzur Çakşırı) ismi konulan yeni tür, Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, emekli Prof. Dr. Ahmet Duran, Moskova Üniversitesinden Dmitry Lyskov ve Tahir Samıgullın’in katkılarıyla botanik alanında dünyanın en saygın dergilerinden olan uluslararası hakemli Phytotaxa Dergisinde yayımlandı. Şu ana kadar kentte sadece 3 bölgede tespiti yapılan yeni türe ilişkin açıklama yapan Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksekokulu Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, “2015 yılından beri yaptığımız arazi çalışmaları sonucunda bin 300’e yakın bitki türü tespit ettik. Bunlardan Ovacık ilçesi Munzur Dağları Karagöl mevkiinde bulduğumuz çakşır türü dikkat çekiciydi. Diğer çakşırlara benzemiyordu. Bu bitkinin üzerinde detaylı çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Bu çalışma sonucunda da Karagöl’de yayılışı olan çakşır türünün diğer çakşır türlerinden farklı olduğunu tespit ettik ve bunu bilim dünyasına tanıttık” dedi.
Munzur çakşırı ismi verildi
Bilimsel adı Prangos Munzurensis, Türkçe ismiyle Munzur Çakşırı bitkisinin yetişme alanları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Paksoy, “Bu bitki kuru, kayalık, kireçli, taşlı yamaçlarla yetişmektedir. Tunceli’de Munzur Dağı Karagöl de ilk tespit ettiğimiz noktaydı. İkinci nokta yine Ovacık ilçesinde Harami Vadisi idi. Üçüncü nokta olarak da Salördek civarında Kadı Şelalesi mevkiinde güzel popülasyonunun olduğunu tespit ettik” diye konuştu.
Prangos cinsinin dünyada yaklaşık 50 türünün mevcut olduğunu anlatan Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, “Türkçe ismi Deli Çakşır olarak geçiyor. Yöremizde ise Kinkor ismi veriliyor. Ülkemizde bu Deli Çakşır cinsinden 18 tür bulunmaktadır. 11 tanesi de ülkemizde endemiktir. Sadece Türkiye’de yayılışı vardır. Bu yüzden ülkemiz prangos cinsinin yayılışı açısından önemli bir merkezdir. Hatta iyi bir gen merkezidir diyebiliriz. Pragnas Munzurensis türü ülkemizde yayılışı olan Prangos Heyniae, Prangos Abieticola ve Prangos Denticulata ile akrabadır ancak onlardan çiçek durumundaki ışın sayısı (ray), braktelerin uzunluğu, petallerin tüy örtüsü, yaprakların uç segmentleri, anatomisi, stilopodyum özellikleri, meyve morfolojisi ve anatomisi bakımından farklılık gösterir. Ayrıca, iç mezokarp blokları arasındaki olukların varlığı, umbella ışınlarının sayısı ve tüylü taç yaprakları ile farklıdır” şeklinde konuştu.
Uluslararası dergide yayımlandı
Tespit edilen yeni türün kendisinin yanı sıra emekli Prof. Dr. Ahmet Duran, Moskova Üniversitesinden Dmitry Lyskov ve Tahir Samıgullın’in katkılarıyla botanik alanında dünyanın en saygın dergilerinden olan uluslararası hakemli Phytotaxa Dergisi’nde yayınlandığını vurgulayan Paksoy, “Botanik alanında en değerli yayınların, makalelerin basıldığı bir dergidir. Uluslararası hakemli bir dergidir. Phytotaxa Dergisi’ne makalemizi gönderdik ve yaklaşık 5-6 yıl gibi sürede makalemiz basıldı ve bu türü tüm dünyaya tanıtmış olduk. Hem Tunceli hem Türkiye için biyolojik çeşitlilik açısından bir katkı sağlamış olduk. Çünkü bitki dünyada sadece Tunceli’de ve üç noktada; dördüncü noktayı şu ana kadar tespit edemedik” dedi.
“İnsan ve otlatma faktörü bitkinin popülasyonunu tehlikeye düşürebilir”
Yeni tanımladıkları Munzur Çakşırı türünün makalesinde bitkinin koruma statüsüne de değindiklerini bildiren Paksoy, “Bitkinin popülasyonları şu an için iyi ama tehlike altına da girebilir. Bunun sebebi özellikle insan faktörü. İkincisi de otlatma. İnsan faktörü dediğimizde bu madencilik faaliyetleri veya tarım alanı açma işleri. Bu tür faaliyet bitkinin popülasyonunu tehdit edebilir. Tehdit altında en az gördüğümüz yer Karagöl civarı olmasına rağmen orada da otlatma faaliyeti çok yoğun olduğu için popülasyonu baskılıyor. Bu yüzden tehlike altına girebilir diye özellikle belirttik. Bitkinin de korunması gerektiğini bu şekilde belirtmiş olduk. Bundan sonraki iş, koruma görevi milli parklarımıza, orman müdürlüklerimize düşmektedir. Ayrıca bu yöre insanının da bitkiler hakkında özellikle bu endemik tür hakkında daha duyarlı, daha hassas olması bitkinin gelecek nesillere ulaşmasına yardımcı olacaktır” diye konuştu.
“Tunceli, bitki açısından son derece zengin”
Tunceli’de literatüre kayıtlı bin 500 civarında bitki bulunduğunu anlatan Doç. Dr. Paksoy, “Özellikle Şinasi Yıldırımlı hocamızın yaptığı çalışmada bin 500’e yakın bitki tespit edilmişti. Ancak bu Erzincan tarafını da kapsadığı için Tunceli için net bir rakam değildi. Biz mevcut rakama 180 yeni kayıt ekledik. Ayrıca çalışmalarımı özellikle Pülümür ilçesi, Pülümür Vadisi’nde gerçekleştirdim. Sadece Pülümür için bin 70 tane kesinleşmiş bitki var. Yakında onu da yayınlayacağım. Şu ana kadar benim topladığım bin 300 tür var. Bu bir il için çok büyük bir rakam. Çünkü Avrupa’da birçok ülkede toplam bitki sayısı bini ancak buluyor. Bizde sadece Pülümür ilçesinde bin 70 bitkimiz var. Bu da sadece benim topladığım. Flora kayıtlarında da bazı bitkiler var. Şinasi Hoca yaptığı çalışmada Pülümür’den de bitki toplamıştı. Onları da eklediğimizde sayı çok çok artacaktır” şeklinde konuştu.
Pülümür’ün zenginliğine özellikle vurgu yapan Paksoy, “Pülümür ilçesinin özellikle dağlık bölgeleri, Ovacık’ın doğusu yani Pülümür’e bakan kısmı zaten Anadolu diyagonalinin en yüksek bölgesi ve endemik bitkilerin de en fazla bulunduğu bölge. Özellikle Karagöz ve Dağbek köyü. Bu civarlar endemizmin yoğun olduğu bir bölge. Karagöz köyünün girişinde, hemen yol kenarında yaklaşık 10-15 metre çapında bir bölgede 6 tane endemik türün bir arada yayılış gösterdiğini tespit ettik. Yine Dağbek de gayet güzel endemik bitkilerin bulunduğu geniş alanlara sahip” ifadelerini kullandı.
“Tunceli, orkideler açısından zengin yerlere sahip”
Tunceli’nin orkideler açısından da zengin olduğunu belirten Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, “Pülümür yolunda sulak bir bölgede 7 tane orkidenin bir arada olduğunu tespit ettik. Belki bazı illerimizde tüm ilde toplam 7, 10 orkideyi ancak bulabiliyoruz. Bizim gezdiğimiz yerde, 200-300 metrelik bir sulak bölgede 7 tane orkidenin bir arada yayılış gösterdiğini gördük. Orkideler açısından da gayet zengin yerlerin olduğunu gördük çalışmalarımızda” şeklinde konuştu.