Kamu Müteahhitler ve İş İnsanları Derneği (KAMİAD) Genel Başkanı Ali Adıgüzel, “Her deprem sonrasında kamuoyunda müteahhitlik mesleğini günah keçisi yapmak, medya ve kamuoyu baskısıyla bu mesleği yapanları sorumlu ilan edip hedef göstererek suçlu ilan etmek doğru değildir“ dedi.
Kamu Müteahhitler ve İş İnsanları Derneği tarafından “Depremi Bir de Kamu Müteahhitlerinden Dinleyin” adlı basın toplantısı düzenlendi. Ankara’da bir otelde düzenlenen toplantıda müteahhitlerin sorunlarının tespiti, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6’lık depremler ve deprem sonrası yapılması gerekenler hakkında önerilerde bulunuldu. Depremin engel olunamayan doğal bir afet olduğunu ve Türkiye’nin de deprem kuşağında yer aldığını belirten Adıgüzel, “Bu gerçeği kabullenerek yaşamadığımız ve gerekli önlemleri almadığımız sürece de bu felaketlerin önüne geçmenin mümkün olmadığı ortadadır. Bu gerçek doğrultusunda en temel hak olan barınma ihtiyacı karşılanırken yapıların bilinçli, sistemli ve hassas bir denetim mekanizması ile inşa edilmesi gerekmektedir. 1999 yılında yaşanan 17 Ağustos Marmara depremi sonrasında devletimiz, 6 Mart 2006 tarihinde deprem yönetmeliğini güncelleyip, Resmi Gazete’de yayımlamıştır. Marmara depremi ile ülkemiz gündemine giren deprem yönetmeliği ile alınması gereken tedbirler bugüne kadar genel olarak uygulanmış olsa da son yaşadığımız depremin şiddeti itibarı ile maalesef yetersiz kalmış olup, can ve mal kaybımıza engel olamamıştır” diye konuştu.
“Deprem felaketinde yıkılan ve hasar gören binaların yüzde 98’i, 2006’da yürürlüğe giren yönetmelikten önce yapılan yapılardır”
Adıgüzel, 2006 yılında güncellenen deprem yönetmeliğine göre kamuya ait inşaatların son yaşanan deprem felaketinde çok az miktarda hasar almasının deprem yönetmeliği uygulandığı taktirde ne kadar önemli ve yerinde bir uygulama olduğunu gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin yaşadığı son deprem felaketinde yıkılan ve hasar gören binaların yüzde 98’inin bu yönetmelikten önce yapılan ve yönetmeliğe uygun olarak inşa edilmeyen yapılar olduğunu ifade eden Adıgüzel, yönetmelikten önce inşa edilen hemen hemen tüm binaların da riskli olduğunu dile getirdi.
“Kamu müteahhitlerinden ziyade yatırımcı müteahhitlik firmalarının yaptıkları binalarda yıkımlar yaşandı”
Türkiye’de yapı taahhüt sektörünün ikiye ayrılmakta olduğunu ve birincisinin halk arasında yap-sat denilen, genel olarak konut üretimine yönelik çalışan yatırımcı müteahhitlik olduğunu belirten Adıgüzel, diğerinin ise kamu kurum ve kuruluşlarının açmış olduğu ihaleleri alan, devlete ekseriyetle anahtar teslimi götürü bedel üzerinden yapım işlerini üstlenen kamu müteahhitliği olduğunu söyledi. Bu çerçevede KAMİAD’ın kamu müteahhitlerini temsil ettiğini vurgulayan Adıgüzel, şu ifadeleri kullandı:
“Deprem bölgesinde yapılan incelemeler de bize göstermiştir ki okul, hastane, idari bina, sosyal konut gibi kamu yapıları ile iştigal olan kamu müteahhitlerinden ziyade daha çok yap-sat (yatırımcı) müteahhitlik firmalarının yaptıkları binalarda daha çok bu yıkımların yaşandığı görülmektedir. Bu durumun en basit nedeni; kamu işlerinde gösterilen denetim ve hassasiyetin diğer inşaatlarda yapılmamasıdır. Ancak yaşanan felaketin tek bir sorumlusunun müteahhit olmadığı, inşaat aşamasında yaşanan süreçte ve her bir aşamasındaki sorumluluklar aşağıda belirttiğimiz maddelerde detaylı olarak anlatılmıştır. Dolayısıyla sorumlu olarak müteahhit firma sahiplerini ön plana çıkartarak, diğer sorumluların hata ve yanlışlarını görmezden gelmemek gerekir.”
“Her deprem sonrasında kamuoyunda müteahhitlik mesleğini ‘günah keçisi’ yapmak doğru değildir”
Adıgüzel, ülkede yaşanan her deprem felaketinden sonra müteahhitlerin günah keçisi ilan edilmemesi gerektiğini ve yaşanan yıkımların tek suçlusunun müteahhitler olmadığını ifade ederek, “Binlerce can kaybı varken, bölgede insani yardım çalışmaları devam ederken, KAMİAD olarak bu tartışmaların içerisinde olmak istemediğimiz için bugüne kadar sessiz kaldık. Ancak her deprem sonrasında kamuoyunda müteahhitlik mesleğini günah keçisi yapmak, medya ve kamuoyu baskısıyla bu mesleği yapanları sorumlu ilan edip hedef göstererek suçlu ilan etmek doğru değildir. Yaşanan can kayıplarının ve çekilen büyük acıların
sorumluları elbette cezalandırılmalıdır” diye konuştu.
“Deprem riski altındaki tüm bölgelerde binaların depreme dayanıklılığı, nitelikli uzmanlar tarafından denetlenmeli ve raporlanmalıdır”
Türkiye’de yapım sürecinde yaşanan sorunlar ve deprem riskine karşı çözüm önerilerinde de bulunan Adıgüzel, şunları kaydetti:
“Ülkemizde deprem riski altındaki tüm bölgelerde yapı stokunun tespiti yapılarak öncelikle bu binaların depreme dayanıklılığı nitelikli uzmanlar tarafından denetlenmeli ve raporlanmalıdır. Bu raporlar ev sahibi veya kiracı tüm vatandaşlara e-Devlet üzerinden bildirilmelidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı eskiden olduğu gibi asıl işi imar ve yapılaşmanın oluşturulmasında başrol oynamalıdır. Yerel yönetimler de bunun kontrol ve koordinasyonunu sağlamalıdır. Bu depremin yaraları sarıldıktan hemen sonra depreme dayanıklı olmayan konutların acilen boşaltılması sağlanmalıdır. Bununla birlikte kentsel dönüşüm projeleri kamu ve özel sektör eliyle bilimsel çerçevede, teknolojinin en ileri imkanlarından faydalanılarak insan ve çevre uyumu gözetilerek sürdürülebilirlik ilkeleriyle inşa edilmelidir. Altyapı, ulaşım, eğitim, sağlık, spor ve sanata uygun yeşil alanların afet durumunda güvenli yaşam alanlarına dönüşümü de sağlanmalıdır. Deprem sonucu yıkımlardaki müteselsil sorumluluk alanlarının tespitini doğru analiz ederek, yeni ve kalıcı tedbirler alınması ancak bilim ve ortak akıl ile mümkün olacaktır. Bu afet ülkemiz için gerçek bir milat olmalıdır. Biz Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği olarak aşağıda maddeler halinde belirtmiş olduğumuz konularda alınacak tedbirler ile depreme karşı hazırlık yapmamız gerektiğini önemle belirtiyor ve yetkililerden önerilerimizin dikkate alınmasını önemle arz ve talep ediyoruz.”
KAMİAD üyelerinin katıldığı toplantı, konuşmanın ardından verilen kahvaltı ikramı ile sona erdi.