Attığı top mermisi ile Çanakkale Deniz Savaşları’nın gidişatını değiştiren Seyit Onbaşı’nın (Seyit Çabuk) 2. kuşak torunu, dedesinin savaş sonrasında memleketi Balıkesir’in Havran ilçesinde yaşadıklarını anlattı. Çanakkale Kahramanı Seyit Onbaşı’nın, Atatürk’ün maaş teklifini, “Biz o an görevimizi yaptık. Maaş için değil” diyerek kabul etmediğini belirtti.
Çanakkale kahramanlarından Havranlı Seyit Çabuk’un ikinci derece torunu olan Muhammet Yıkar (51), dedesi Koca Seyit’in Çanakkale Savaşları’ndaki kahramanlığını ve daha sonrasında yaşananları şu sözlerle anlattı:
“Koca Seyit benim büyük dedem. Kızı benim babaannem. Koca Seyit’in torunu olmak güzel bir şey, gurur verici. Çanakkale’de dokuz yıl askerlik yapıyor. Sağ olarak köyüne dönüyor. Çanakkale’den buraya 13 günde gelmiş yayan yürüyerek. Gece geldiği için direkt evine ulaşmamış. Demiş ’Ben bu köyden gideli 9 yıl oldu, belki benim hanım başka biriyle evlidir’ diye; sabaha kadar evine bakıyor. Sabah aydınlanıyor. Evinden girip çıkan yok. Hanımının ismini seslenerek evine yaklaşıyor. O zaman ninem 8 yaşında çocuk, kapıya çıkıyor bakıyor ki yabancı biri. Ana demiş, ’Kapıda uzun boylu, saçlı, sakallı biri var ama bizim köylü değil. Ben ondan korktum’. Hanımı geliyor, kapıya bakıyor kocası. O bile birden inanamamış. Demiş, ’Seyit, hoş geldin amma seni biz demiş öldü diye şubeden öldü kağıdını aldık’. Büyükdedem ’Hayır’ demiş, ’Ölmedim. Sağ salim döndüm’. Bu sefer hanımına diyor ki, ’Az evvel kapıdan bakan çocuk kimin?’. ’Bizim çocuğumuz, içeri girince çocuğu korkutma’. Ninem derdi, ’Bir müddet ’Baba’ deyip de kucağına bile oturamadım.”
Yıkar, dedesinin savaş sonrasında köyünde çok mütevazi bir hayat geçirdiğini ifade ederek, “Daha sonraki yıllarda burada hayatını daha da keçi güderek, geçinin arkasında odun yaparak, odundan mangal kömürü deriz, meşe ağacından kömür yaparak hayatını devam ettiriyor. Çiftçilik yaparak hayatını devam ettiriyor.”
Havran ilçesine gelen Atatürk’ün Seyit Onbaşı’ya savaşta gerçekleştirdiği kahramanlık nedeniyle maaş vermek istediğini, ancak dedesinin bunu kabul etmediğini ifade eden Yıkar, “Sabah paşanın yanına vardığında ’Paşam hoş geldin’ diyor. Atatürk, ’Asıl Seyit sen hoş geldin’ demiş. ’İki gündür seni bekliyorum neredeydin?’. ’Paşam, dağda keçi çobanlığı yapıyorum. Haberini aldım. Anca gelebildim’ demiş. Atatürk, ’Başka ne iş yapıyorsun?’. Koca Seyit, ’Bir çift de öküzüm var. Çiftçilik yapıp idare oluyorum’ demiş. Paşa sohbet ederken demiş ki, ’Seyit maaş bağlayalım, sen savaşın seyrini değiştirdin’. Koca Seyit, ’Hayır paşam’ demiş. ’Biz o an görevimizi yaptık. Maaş için değil’ demiş, istememiş” şeklinde konuştu.
Koca Seyit’in zatürre hastalığından 50 yaşında vefat ettiğini ifade eden Muhammet Yıkar, “İlçede zeytinyağı fabrikasında hamallık yapıyor. Hamallık yaptığı yıllarda üşütmeden dolayı zatürre hastalığına yakalanıyor. Elli yaşında vefat ediyor. Yirmi bir yıl öyle bir hayatı geçmiş” dedi.
Dedesi Çanakkale Kahramanı Seyit Onbaşı’nın anısına mezarının da bulunduğu Kocaseyit köyünde bir abide ve müze yapıldığını ifade eden torun Yıkar, “2006 yılında da anısına böyle bir küçük heykel ve müze düzenlendi. Yaz mevsimi bizde ziyaretçi daha çok olur. Yılda hemen hemen 20 binin üstünde ziyaretçimiz gelir. Bazı misafirler diyor ki, ’Sen Koca Seyit’in torunu musun?’, ’Evet hocam’. ’Hiç de inanamadım. Bir anda şok geçirecek hale geldim’ diyor. Daha da Koca Seyit’in torunu var mı?’, ben de diyorum ki ’Hocam bir ben değilim. Hemen hemen burada Koca Seyit torunu 100’e yakınız” diye konuştu.
Balıkesir´in Havran ilçesine bağlı kırsal Kocaseyit Mahallesi’nde geçtiğimiz yıllarda yenilenen müzede Seyit Onbaşı’nın bal mumu heykeli, giysileri, fotoğrafları, askeri belgeleri ve o dönem kullanılan savaş aletleri sergileniyor.
Çanakkale Savaşları’nın ardından köyüne dönen, ormancılık ve kömürcülükle uğraşan Seyit Onbaşı, “Çabuk” soyadını aldı. 1 Aralık 1939’da hayatını kaybeden Seyit Onbaşı’nın naaşı, doğduğu ve sonradan Kocaseyit ismi verilen köyünde defnedildi.