Nur Kaplan
ANKARA – Ankara’da kent hastanelerinin açılmasının akabinde “kapanan” ya da “içi boşaltılan” hastanelere dair tartışmalar sürüyor. Hastanelerde yaşanan problemleri anlatan tabipler hakkında yaptıkları açıklamalar nedeniyle incelemeler başlatılırken idari cezalar veriliyor. “Hastaların faydası için sistemdeki yanlışları ve eksikleri tabir edeceğiz, etmek zorundayız. Biz konuşmazsak bu sıkıntılar devam edecektir” diyen tabipler duruma reaksiyonlu.
Etlik Kent Hastanesi’nin açılmasıyla taşınması planlanan Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi, Etlik Zübeyde Hanım Bayan Sıhhati Hastanesi, Sami Ulus Çocuk Hastanesi, Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Ulucanlar Göz Hastanesi’nin faaliyeti devam ediyor fakat doktor ve gereç eksikliği yaşanıyor.
Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi, Sami Ulus Çocuk Hastanesi ve Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan 3 tabibe çalıştıkları hastanelerde yaşanan problemleri kamuoyuna anlatmaları nedeniyle soruşturma açıldı. Sıhhat Bakanlığı tarafından görevlendirilen müfettişler tabiplerin çalıştıkları hastanelere gitti, kamu görevlisinin ‘basına demeç veremeyeceğini’ belirterek inceleme başlatıldığını söyledi.
‘YAĞMALAMA DUYULMASIN İSTENİYOR’
Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Vedat Bulut, taşınmak istenen hastaneler hakkında doktorların görüş bildirmesi nedeniyle ceza verilmesinin ‘hukuksuz’ olduğunu tabir etti. Ankara’da birtakım hastanelerde idari işçi ve aygıt sorunu yaşandığını söyleyen Bulut, “Hekimlere ceza veriliyor olması, konuşanları susturma operasyonu. Yolsuzluk ve yağmalama duyulmasın isteniyor. Tabipler konuşmayacak da kim konuşacak? Tabipler halkın sıhhati için konuşuyorlar. Ulucanlar kapatılırsa o bölgedeki insanların göz sıhhati ne olacak? Sami Ulus kapatılırsa, tüberkülozlu çocukların bakımı ne olacak?” diye sordu. Bulut, şöyle devam etti:
“Sami Ulus’taki arkadaşımız, Türkiye’deki bütün tüberkülozlu çocukların takibini yapan bir merkezin lideriydi. Bu alanda yan kısım uzmanı 16, ihtisas olarak 30 kişiyi yetiştirdi. Ceza için gelen müfettiş bile bu işten son derece pişman. Müfettiş hocanın geçmişini öğrenince gözleri yaşarmış. Memurları bile bu çeşit soruşturmalarda zorla çalıştırıyorlar. Ulucanlar, dar gelirli ailelere göz sıhhati hizmeti veren tek ünite. Cezalandırılmak istenen doktor arkadaşımız bizim için çok değerli. Bunlar kusurlu tavırlar. Bir tabibin açıklama yapmış olması bir ceza gerektirmez, bu yargıdan döner.”
‘HEKİMLER, ‘HASTANELER KAPATILMADI’ DENİLİP DE İÇİNİN BOŞALTILMASINA REAKSİYON GÖSTERİYOR’
Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Mine Coşkun, hastanelerin kapatılmadığını lakin tabip ve aygıt bakımından ‘içlerinin boşaltıldığını’ söyledi, doktorların çalıştıkları hastanelerde yaşadıkları sorunları kamuoyuna anlatmaları nedeniyle baskıya uğramalarına reaksiyon gösterdi. Coşkun, şunları kaydetti:
“3 doktor arkadaşımıza basına ‘izinsiz’ demeç vermeleri nedeniyle inceleme başlatıldı. Sıhhat Bakanlığı’nın yapması gereken doktorların basına demeç vermesini ‘yasaklamak’ değil, hastanelerdeki problemleri çözmek. Doktorlar, ‘hastaneler kapatılmadı’ denilip de içinin boşaltılmasına reaksiyon gösteriyor. Bakanlık, eksik materyalleri tamamlamalı, doktor açığını kapatmalı. Doktorlarda tedirginlik var. Eksik materyallerle çalışıyorlar. Hastanelere uzun müddettir ‘taşınacak’ denilerek çivi bile çakılmadı. Artık ‘taşınmadık’ deniyor fakat birtakım hekimler yerlerinde kaldı kimileri kent hastanesine gitti. İki tarafta da önemli meseleler var.”
‘HASTALARIN FAYDASI İÇİN SİSTEMDEKİ YANLIŞLARI VE EKSİKLERİ TABİR EDECEĞİZ’
Sağlık Bakanlığı’nın kısmi biçimde çalışmaya devam eden hastanelerin durumuna ait doktorların konuşmasından rahatsız olduğunu söyleyen Coşkun, ‘iyi bir hekim’ olmanın misyonu olarak sistemde yaşanan ‘çatlakların’ söz edilmesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
“Hekimler hastanelerde yaşanan sıkıntıların düzeltilmesini istiyor. İktidar bunu istemiyor ki, “basına müsaadesiz demeç verdin” diyerek inceleme başlatıyor, ceza veriyor. Devlet memurluğu kapsamında doktorları sıkıştırarak problemleri söz etmelerinin önüne geçmek istiyorlar. Bu durum da kimi tabibin otosansür uygulamasına neden oluyor. Tabibin tabir özgürlüğünü kullanmasına karşın ceza alması doktorlarda çekinceye sebep oluyor. Bizler doktoruz. Kendi hastalarımız için en iyiyi yapmak maksadımız. Âlâ hekimlik bedelleri bunu gerektirir. Hastaların faydası için sistemdeki yanlışları ve eksikleri tabir edeceğiz, etmek zorundayız. Biz konuşmazsak bu sıkıntılar devam edecektir.”
